Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17565
Karar No: 2017/775
Karar Tarihi: 07.02.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/17565 Esas 2017/775 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/17565 E.  ,  2017/775 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.06.2014 gününde verilen dilekçe ile tapudaki intifa hakkı şerhinin terkini istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 22.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı şirket vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 07.02.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    KA R A R
    Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 1.480TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.02.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
    (Muhalif)



    K A R Ş I O Y
    Dava, intifa hakkının hükümsüzlüğünün tespiti ile tapu kaydından terkini isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 191 parsel sayılı taşınmazın kayden davacı şirkete ait olduğu, dava dışı ... Taşıma Taahhüt İşleri Turizm ve seyahat Organizasyonu Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı iken davalı şirket lehine 20.03.2008 tarihinde 890.000,00 TL bedelle, 20 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı vekili; davacının 191 parsel sayılı taşınmazı dava dışı ... Taşıma Taah. İşleri Turz. ve Seyahat Org. Tic. Ltd. Şti"nden 05/10/2009 tarihinde, 20/03/2008 tarihli ve 1.000,000 TL bedelli ipotekli ve de 20/03/2008 tarihli ve 890.000 TL bedelli intifa hakkı şerhli olarak satın aldığını, daha sonra davalı şirketle 04/06/2010 tarihli bayilik sözleşmesi imzalayarak taşınmazda davalı şirketin bayisi olarak akaryakıt istasyonu işlettiğini, davalı şirket ile dava dışı ... Taşıma Taah. İşleri Turz.ve Seyahat Org. Tic. Ltd. Şti arasında 20/03/2008 tarihli bayilik sözleşmesi yapılarak tapu kaydına 20 yıl süreli intifa hakkının şerh edildiğini; Rekabet Kurumunun 12/09/2009 tarihli kararı ile "bayiler ile akaryakıt dağıtım şirketleri arasında yapılan bayilik sözleşmelerinin beş yıldan fazla yapılamayacağına ancak beş yıldan daha uzun süreli yapılan anlaşmaların ise geçersiz olduğuna ve grup muafiyetinden yararlanılamayacağına" karar verildiğini; o halde, her ne kadar davacı ile davalı şirket arasında 04/06/2010 tarihinde 21/10/2014 tarihine kadar geçerli olmak üzere bayilik sözleşmesi yapılmış ise de; davacı ile davalı şirket arasındaki bayilik sözleşmesinin 20/03/2013 tarihini aşan kısmının hukuken geçersiz hale geldiğini, 20/03/2013 tarihi ile 23/06/2013 tarihine kadar belirli süreli bayilik sözleşmeleri yapılarak bayilik ilişkisinin devamının sağlandığını ancak 23/06/2013 tarihinden sonra taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, davalı şirketin davacı şirketten dava dışı ... Taşıma Taah. İşleri Turz. ve Seyahat Org. Tic. Ltd. Şti"ne ödendiği iddia edilen intifa ivazının talep edildiğini, ödeme yapılmadığı takdirde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yaparak taşınmazı satışa çıkaracağını belirterek ve intifa hakkını terkin etmeyerek davacıya baskı yaptığını, davalı tarafından intifa hakkının terkini için davacı şirketin vekillerinden olan avukata intifa hakkının terkini için vekaletname verilmesinin de davalının kötüniyetli olduğunu ispat ettiğini, zira Avukatlık Kanununun 38. maddesinin b bendi gereğince davacı şirket avukatının davalının vekili olarak işlem yapamayacağını, işlem yapması halinde Avukatlık Kanunun uyarınca suç işlemiş olacağını; davacının,davalının intifa hakkını terkin etmemesi nedeniyle zarar gördüğünü ileri sürerek; intifa hakkının hükümsüzlüğünün tespiti ile tapu kaydından terkini isteğiyle eldeki davayı açmıştır.
    Davalı vekili; davacı tarafından ikame edilen davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, davalı şirketin akaryakıt sektöründe faaliyet gösterdiğini, dava dışı ... Taşıma Taah. İşleri Turz. ve Seyahat Org. Tic.
    2016/17565-2017/775 -3-
    Ltd. Şti" nin maliki bulunduğu 191 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 20/03/2008 tarihinden geçerli olmak üzere 20 yıl müddetle davalı lehine intifa hakkının tanındığını, intifa bedelinin tamamının davalı tarafından peşin olarak ödendiğini, davacı firma ile bayilik sözleşmesi imzalandığını, davacı firma tarafından keşide edilen Ankara 63. Noterliği"nin 17/07/2013 tarih ve 23600 yevmiye numaralı ihtarı ile Rekabet Kurulu"nun kararları gerekçe gösterilerek bayilik sözleşmeleri ve intifa hakkının süresinden önce sonlandırıldığını, davacı tarafın intifanın terkini için kendisi ile aynı adreste bulunan ..."e vekalet verilmesi talebinde bulunduğunu, bunun üzerine davalı tarafından ... adına düzenlenen intifa terkin yetkisini içeren Beyoğlu 34. noterliğinin 29/01/2014 tarih ve 2029 yevmiye numaralı vekaletnamenin aslının imzası karşılığında ..."e teslim edildiğini, davacı şirket tarafından belirlenen ..."in aynı zamanda davacı şirketin vekili olduğunu bu nedenle söz konusu vekaletname ile intifayı kaldırmasının mümkün olmadığını ve hatta suç teşkil edeceğini iddia etmiş ise de; iş bu iddiaların maddi ve hukuki dayanağının olmadığını, adı geçenin intifa hakkını terkin işleminin çıkar çatışmasına neden olacak bir işlem olmadığı gibi hukuki yardım olarak da değerlendirilemeyeceğini, bu işlemin avukat sıfatıyla gerçekleştirilmeyeceğini, Rekabet Kurumunun emsal kararıyla vekaletname düzenlenmesinin yeterli bulunduğunu, terkin harcının da davacı tarafından ödenmesi gerektiğini,bir hakkın mahkeme kararına gerek olmaksızın, başka bir yolla ve aynı ölçüde güvenli olarak elde edilebilmesinin mümkün bulunduğu hallerde, o hakla ilgili olarak dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, eldeki davanın da dava şartı olan hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; üç hukukçu bilirkişiden alınan heyet raporu doğrultusunda "davacı firmanın .... Noterliğinden keşide ettiği 17/07/2013 tarih ve ... yevmiye numaralı ihtarname ile uyuşmazlık konusu intifa hakkının fek edilmesini davalı firmadan talep ettiği bunun üzerine davalı firmanın Beyoğlu 34. Noterliğinde 29/01/2014 tarih ve 2029 yevmiye nolu senet ile davacı vekili Av. ... ..."i intifa hakkının fekki için yetkili vekil atadığını ve vekaletname ile bizzat kendisine teslim ettiği, davacı firmanın çifte vekalet durumunun neden olabileceği, olası risklere atıf yapıp vekaleti teslim aldıktan 5 ay sonra eldeki davayı açmışsa da; davalı taraf bir başka kişiye vekalet vermeye hazır olduklarını haber verdiği, kaldı ki kural olarak temsil edilenlerin aleyhine bir durum olmadığı ve vekalet verenlerin durumu bilip aleyhlerine bir sonuç yaratılmadığı sürece çifte temsilin yasal olduğunun bilinen bir olgu olduğu, uygulama ve doktrinde mümessilin izni yada aleyhine bir durumu olmaması halinde vekilin/temsilcinin müvekkili/mümessili adına kendisi ile bile işlem yapması mümkün görülür iken huzurdaki davada bizzat davacı yararına işlem
    yapmak üzere davalı şirket tarafından verilmiş vekaletnamenin zarar görme ihtimali olmayan davacı tarafından reddedilmesi hakkın kullanım sınırlarının zorlanması olup TMK"nun 2. maddesi anlamında doğru olmadığı, bir başka deyişle davacı firmanın eldeki davayı açmak yerine daha az emek, enerji, para ve zaman harcamak suretiyle yetkilendirilmiş vekil aracılığı ile yada yetkilendirilecek yeni bir vekil ile çekişmeli intifa hakkını terkin ettirme imkanına sahip iken dava açma yolunun seçildiği, durum böyle olunca davacı şirketin HMK" nun 114/1-h maddesi anlamında hukuki yararının bulunmadığı" gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki; Türk Medeni Kanununda intifa hakkının sona erme sebepleri 796. maddesinde "intifa hakkı, konusunun tamamen yok olması ve taşınmazlarda tescilin terkini; yasal yasal intifa hakkı, sebebinin ortadan kalkması ile sona erer. Sürenin dolması veya hak sahibinin vazgeçmesi ya da ölümü gibi diğer sona erme sebepleri, taşınmazlarda malike terkini isteme yetkisi verir" şeklinde düzenlenmiş; 797. maddesinde de süresi "intifa hakkı, gerçek kişilerde hak sahibinin ölümü; tüzel kişilerde kararlaştırılan sürenin dolması, süre kararlaştırılmamışsa kişiliğin ortadan kalkmasıyla sona erer. Tüzel kişilerin intifa hakkı, en çok yüz yıl devam edebilir" biçiminde hükme bağlanmıştır. Öte yandan; Tapu Sicil Tüzüğünün 17. maddesinin birinci cümlesinde "kanuni istisnalar dışında, tapu sicilinde hak sahibi olan kişiler istemde bulunabilir" şeklinde tapu sicili üzerinde işlem yapabillecek istem sahipleri belirlenmiş; 69. maddesinde de "(1) Tapu sicilinde terkin, tescilin kendisine hak sağladığı kimsenin istemine ya da yetkili makam veya mahkeme kararına istinaden yapılır. (2) Kayıtların terkininde, tescil istemleriyle ilgili hükümler uygulanır. (3) Kanunda açıkça gösterilen hâller ile şerhedilmiş kişisel haklarda ve tescil edilmiş taşınmaz lehine veya kişisel irtifak haklarında belli bir süre söz konusu ise, bu sürenin dolması hâlinde taşınmaz malikinin istemi üzerine terkin işlemi yapılır. (4) Bir aynî hakkın veya şerhedilmiş kişisel hakkın diğer sebeplere dayalı olarak sona ermesiyle kayıt hukukî değerini kaybettiği takdirde, yüklü taşınmaz maliki, terkini isteyebilir. Müdürlük, bu istemi yerine getirirse her ilgili, bu işlemin kendisine tebliğ tarihinden başlayarak otuz gün içinde terkine karşı dava açabilir" biçiminde tapu sicilindeki terkin işlemi düzenlenmiştir.
    Somut olayda; yukarıda değinilen yasal düzenlemeler gereğince, intifa hakkının terkinini, lehine intifa hakkı tesis edilen davalının talep etmesi gerektiği kuşkusuzdur. Her ne kadar davalı tarafından davacı şirket avukatına intifa hakkının terkini için vekaletname verilmiş ise de; vekilin işlemi yapıp yapmadığı, vekil ile vekileden arasındaki iç ilişki olup, davalıyı sorumluluktan kurtarmaz. Başka bir ifadeyle, davalının intifa hakkının terkini için vekil tayin
    etmesinin davalının intifa hakkını terkin yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı açık olup, davalının bu işlem gerçekleştirilene kadar intifa hakkı lehdarı olarak kalacağı ve bu hakkın terkinini sağlama yetkisinin davalıda olduğu tartışmasızdır. Davalının tayin ettiği vekilin intifa hakkını terkin etmemesi, davalı ile vekilinin arasındaki iç ilişki olup; davalının, vekilinin işlem yapmaması nedeniyle zarar görmesi halinde, bu zararın giderimi için vekiline başvurabileceği de açıktır. Öte yandan, davalının basiretli davranıp intifa hakkını terkin ettirdikten sonra bu terkin nedeniyle zarara uğrarsa ilgililere karşı yasal haklarını kullanabileceğinde de kuşku yoktur. Ne varki, davalı şirket intifa hakkını terkin ettirmemiştir. Öyleyse; davacının da davalı tarafından terkin ettirilmeyen intifa hakkının kaldırılmasını dava yoluyla talep edebileceği, farklı bir deyişle eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu gözetilerek işin esasanın incelenmesi gerekir. Diğer taraftan; mahkemece, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 266. maddesi hükmüne aykırı olarak hukuki yarar konusunda hukukçu bilirkişilere başvurulması da doğru değildir.
    O halde, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu ve işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle yerel mahkeme kararının bozulması görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun onama kararına iştirak edemiyorum.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi