20. Hukuk Dairesi 2015/15666 E. , 2017/5168 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ile davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili tarafından sunulan 23/01/2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... isimli şahıstan olan alacağı sebebi ile borçlu aleyhine ... 3. İcra Müdürlüğünde başlatılan 2008/5839 Esas sayılı dosya ile icra takibinde bulunduğunu; icra takibi kapsamında 406 ve 405 parsel sayılı 2 adet taşınmazda borçlunun hisseleri üzerinde haciz tatbik edildiğini; akabinde ... 1. İcra Mahkemesinin 2009/843 Esas ve 2009/443 Karar sayılı kararına istinaden elde ettiği yetkiyle hacze konu taşınmazlar üzerinde ortaklığın giderilmesine yönelik olarak ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimliğinin 2010/1279 Esas sayılı dosyası ile davayı açtıklarını ve davanın kabul edilerek söz konusu taşınmazların satışı sureti ile taşınmazlar üzerindeki ortaklığın giderilmesine karar verildiğini; yine ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/6 satış dosyası üzerinden 02/07/2013 tarihinde yapılan açık artırma neticesinde taşınmazların tapu idaresi tarafından müvekkili adına tescil edildiğini; ancak müvekkilinin ... Tapu Müdürlüğüne başvurarak 405 ile 406 parsellerin yeniden ölçümünün yapılmasını ve tapu kayıtlarının düzeltilmesini talep ettiğini; yapılan inceleme ve ölçümler neticesinde 406 parsel no"lu taşınmazın gerçek yüzölçümünün tapu kaydında belirtilen 2.300,00 m2 yüz ölçümü değerlerinin altında olduğunu, taşınmazın esas yüzölçümünün 1.156,5 m2 olduğunun tespit edildiğini, bu doğrultuda gerçek durumu gösterir yeni bir tapu senedinin düzenlendiğini belirterek düzeltme sonucu ortaya çıkan fiilen ortada olmayan 1.143,95 m2"lik yüz ölçümünün eski kayıttaki yüzölçümüne oranı üzerinde satış bedeli olan 152.000,00-TL üzerinden yapılan m2 hesabı ile orana göre 75.599,079-TL satış bedeli; bu bedel üzerinden tahakkuk ettirilmiş olan ve fazladan ödenen KDV miktarı 13.607,83-TL, tapu harcının ise 1.510,00-TL olduğunu; davanın kabulü ile maddi olarak oluşan toplam 90.716,90-TL maddi zararlarının dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı ...den alınarak taraflarına verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekil 22.12.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettiği tazminat miktarını 8.120.-TL artırarak toplam 98.837,29.-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davacının davasının kısmen kabulü ile;
90.724,38-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin isteminin reddine, karar verilmiş hüküm davacılar tarafından ıslahla artırılan miktara ilişkin, davalı ... vekili tarafından ise esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, Medenî Kanununun 1007. maddesine göre tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de;eksik inceleme ve araştırma ile hüküm ile kurulmuştur. Şöyle ki; dosya kapsamından tazminat istemine dayanak yapılan ... köyü 406 parsel sayılı taşınmazın 1976 yılında kadastro komisyon kararı ile 2300 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile ... ve ...l validesi adına paylı olarak tescil edildiği, 15/07/2013 yılında yapılan satış sonucu aynı yüzölçümle davacı adına tescil edildiği, davacının talebi üzerine kadastro komisyonunca, 11.12.2013 tarihinde, tapu sicil tüzüğünün 85.maddesi ve 17/01/1984 tarih 1458 sayılı genelgesi kapsamında,taşınmazın zemindeki kullanım durumu ile haritasındaki sınırlarında eylemli bir değişikliğin olmadığı, gerçek yüzölçümünün 1156,05 m2 olduğu, aradaki farkın 406 sayılı parselin yüzölçümünün hesaplanması sırasında palanimetre ile bu parselin okunması gerekirken sehven bu parselin doğusunda bulunan 440 sayılı parsel sınırları üzerinde okuma yapılarak 406 parselin tescile esas yüzölçüm hanesine 440 sayılı parselin yüzölçümü olan 2300 m2 değerinin yazılmasından kaynaklandığı, yapılan düzenlemenin komşu parsel malikleri ile diğer hak sahiplerini etkilemediği, düzeltmenin tapu kayıt ve belgelerine aykırı bir durum yaratmadığı açıklanmak sureti ile taşınmazın gerçek yüzölçümü olan 1156,05 m2 olarak 17/12/2013 tarih ve 9404 yevmiye nolu işlemle tescil edildiği, davacının 23/01/2014 tarihinde temyize konu tazminat davasını açtığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı TMK"nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ""Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur."" hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta sadece, Devletin memuruna rücu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4 - 383 E. - 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4 - 349 E. - 2010/318 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK"nın 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Ancak 4721 sayılı Tük Medenî Kanununun 1007. maddesi hükmüne göre tazminata hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanı sıra, tapu sicilinin tutulması nedeniyle bir zarar doğmuş olmalıdır.
Genel arazi kadastro çalışmaları sırasında tespit ve tescile tabi tutulan çekişmeli taşınmazın, sonradan Tapu Sicil Tüzüğünün 85.maddesi ve 17/01/1984 tarih 1458 sayılı genelge kapsamında yüzölçümünün fiili durum ve paftasına uygun olarak düzeltildiği, bu düzeltme ile taşınmazın çapında bir değişiklik olmadığı, taşınmazın maddi bir hata sonucu gerçek yüzölçümünden fazla miktar ile tapuya kaydedildiği ve davacının tapu kayıtlarına güvenerek taşınmazı tapuda yazan yüzölçümü ile satın aldığı anlaşıldığına göre, davacının TMK’nın 1007. maddesine dayanarak tazminat isteme hakkının doğduğunu kabulde bir isabetsilik bulunmamaktadır.
Ne var ki mahkemece; davacının zararının hangi tarihte doğduğu, davacının gerçek zararının kapsamı usulunce belirlenmemiştir.
Bu durumda davacıların zararının, düzeltme işleminin kesinleştiği tarihte doğduğu kabul edilmeli ve bu tarih değerlendirme tarihi kabul edilerek, taşınmazının değerlendirme tarihi itibari ile niteliği ve değeri belirlenmelidir. Değerlendirme tarihi (düzeltme işleminin kesinleştiği tarih) itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle
davacıların gerçek zararı tespit edilmeli, davacıların talebi ile bağlı kalınarak sonucuna göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/06/2017 günü oy birliği ile karar verildi.