10. Hukuk Dairesi 2019/1342 E. , 2019/2292 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, kasten öldürülen sigortalının hak sahiplerine Kurumca yapılan yardımların tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ve davalı vasisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Davalı ...’in kasten adam öldürme suçundan cezalandırılmasına yönelik Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/6 E. 2008/236 K. sayılı kararında, sanığın atılı kasten adam öldürme suçunu sigortalıdan kaynaklanan haksız tahrik altında işlediğinden bahisle cezasından 5237 sayılı Yasanın 29. maddesi uyarınca indirim yapılmış, anılan karar Yargıtay 1. Ceza Dairesinin ilamları ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
5237 sayılı Kanun"un 29"uncu maddesi haksız tahrik indirimini düzenlemiş olup; "haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir." hükmünü içermektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza Mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler. "Res Judicata"nın Türkçesi Üzerine", Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56. Sayı 2. 2007, s.45-61) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır. Mahkemece; sigortalının haksız davranışı nedeniyle olaya sebebiyet verdiği, olayda sigortalının da kusurlu olduğu, bu hususun Türk Borçlar Kanununun 74. maddesi uyarınca hukuk hakimini de bağlar nitelikte kesinleşmiş maddi olgu halini aldığı, ceza davasındaki tahrik indirimi oranına göre, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50. ve 51. maddeleri uyarınca, rücu alacağından da indirim yapılması gereği gözetilmekle beraber, ceza davasında davalı hakkında uygulanan haksız tahrik hükümleri gereğince yapılan indirim göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece davalının sorumlu olduğu tazminat tutarında 1/4 haksız tahrik indirim oranının dikkate alınmaksızın, kurum tarafından yapılan tedavi ve geçici iş göremezlik ödemelerinin 5510 sayılı Yasanın 76. maddesi kapsamında istenebileceği göz önüne alınarak davanın kabulüne şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hükmün gerekçesinin son paragrafında yer alan “istenebileceği göz önüne alınarak davanın kabulüne karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” cümlesi silinerek yerine "¼ haksız tahrik indirimi oranında indirim yapılmak suretiyle istenebileceği göz önüne alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” cümlesinin eklenmesine,
Hüküm fıkrasının birinci paragrafının silinerek yerine ""Davanın kısmen kabulüne, toplam 22.750.63 TL’nin onay tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine”, cümlesinin eklenmesine,
Hükmün harca dair ikinci paragrafının silinerek yerine “Alınması gerekli 1.554,09 TL karar ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına” cümlesinin eklenmesine,
Hükmün yargılama giderine dair üç nolu paragrafının silinerek yerine “Davacı tarafından yapılan toplam 834.50 TL yargılama giderinden, kabul-red oranına göre takdiren 383,87 TL"sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacının üzerinde bırakılmasına” cümlesinin yazılmasına.
Hükmün vekalet ücretine dair dördüncü paragrafının silinerek yerine “Davacı kurum kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 2.730.08 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” sözlerinin yazılmasına, ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 12.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.