3. Hukuk Dairesi 2014/21864 E. , 2015/2556 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 22.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2014
NUMARASI : 2014/33-2014/80
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece davanın reddine dair verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; davalının kayıp kaçak bedeli adı altında yaptığı tahsilatın haksız olduğunu ileri sürerek, ödenen 56.143,17 TL"nin istirdadını talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; mevzuat ve EPDK kararları çerçevesinde tahsilat yapıldığını, zamanaşımının gerçekleştiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın pasif husumet nedeniyle reddine dair verilen karar, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine; Dairemizin, 31.10.2013 tarih ve 213/11934 E.-2013/14988 K.sayılı kararı ile “Taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğu, davalının sözleşmesinin tarafı olduğu ve davanın sözleşmeye dayanılarak açılması nedeniyle davalıya husumet düşeceği, bu nedenle davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiğinden” bozulmuştur.
Mahkemece; dairemizin bozma ilamına uyulmuş, yeniden yapılan yargılama sonucunda; dava konusu kayıp-kaçak bedellerinin ilgili mevzuatlar doğrultusunda tahsil edildiği gerekçe gösterilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmektedir.
Dava konusu uyuşmazlık, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedelinin (tüketiciden) kullanıcıdan alıp alınmayacağına ilişkindir.
Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Yani kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.
Davalı kurum tarafından, elektrik enerjisinin üretiminden, (tüketicilere) kullanıcılara ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinin 1.fıkrasında, bu Kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulduğunu belirtmiş, aynı maddenin 2.fıkrasında ise; “Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur...” hükmüne yer verilmiştir.
Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fıyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir.
Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadar ki maliyet ve kar payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil etmişlerdir.
Ancak, yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.
Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.
Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davalı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davalı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya aittir.
Bununla birlikte, (nihai tüketici) kullanıcı olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak vs. bedellerin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, şeffaflık ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. (Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı ilamı ile de benimsenmiştir.)
Öyle ise, mahkemece; bu ilkeler gözetilerek, kayıp kaçak bedelinin (tüketicilerden) kullanıcılardan tahsil edilemeyeceği kabul edilip, davacının alacağının belirlenmesi amacıyla, Yargıtay denetimine açık ve bilimsel verilere uygun şekilde, bilirkişiden rapor alınarak; oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.