Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/17235
Karar No: 2018/10899
Karar Tarihi: 31.05.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/17235 Esas 2018/10899 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/17235 E.  ,  2018/10899 K.

    "İçtihat Metni"

    ....

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil-tazminat, alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;


    -KARAR-

    Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat ile alacak istemine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan ...... 17131 parseldeki 7 nolu bağımsız bölümünün hasta ve şuurunun yerinde olmamasından yararlanarak davalı kızı ....... tarafından temellük edildiğini, daha sonra ..... kızının yakın arkadaşı olan davalı ... adına tescilinin sağladığını, yine mirasbırakanın banka hesaplarındaki mevduatının da bu suretle çekildiğini, birleştirilen davasında ise ..... çekişme konusu taşınmazdaki bağımsız bölümü yakını olan davalı ..."ye aktardığını, işlemlerin diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile yapıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini olmadığı takdirde tazminata, mirasbırakanın mevduat hesabından çekilen paranın miras payı oranında tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Asıl davanın davalısı ....., dava konusu taşımazın adına tescil edilmeyip doğrudan mirasbırakan tarafından davalı ..."e temlik edildiğini, mirasbırakanın bankadaki parasının ihtiyacı olan giderler için harcandığını, asıl davanın davalısı ........, taşınmazı bedel karşılığı satın aldığını, muvazanın söz konusu olmadığını, mirasbırakanın tasarruf işlemi yapılmadan önce akıl sağlığının yerinde olduğuna ilişkin .....rapor alındığını, taşınmazı Makbule"ye satış suretiyle temlik ettiğini belirterek, öncelikle davanın husumetten reddini aksi halde esastan reddini savunmuşlardır.
    ./..

    Birleştirilen davanın davalısı Makbule, dava konusu taşınmazı tapu kaydına güverek ve bedelini ödeyerek daha önce tanımadığı ...... satış suretiyle temlik aldığını, davacının kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
    Mahkemece, iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle bütün istemlerin reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1924 doğumlu mirasbırakan ...... 17.02.2009 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak davacı kızı ......, kendisinde önce ölen oğlu ..... çocukları .....bıraktığı, mirasbırakanın 09.01.2008 tarihinde maliki olduğu 17131 parseldeki 7 nolu bağımsız bölümü davalı ..."e satış suretiyle temlik ettiği, ....dava tarihinden önce 27.03.2009"da dava dışı .... devrettiği, aynı istem ile Makbule"ye karşı açılan davanın eldeki dava ile birleştirildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. Maddesi, şahsın hak elde edebilmesini, borç (yükümlülük) altına girebilmesini, fiil ehliyetine bağlanmış, 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, TMK"nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.6.1941 tarih 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
    Bu durumda, tarafların gösterdikleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi nedeniyle bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle .....Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK"nin 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Ne var ki, mahkemece hükme yeterli bir araştırma yapıldığından söz edilemez.
    Hal böyle olunca, hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa miras bırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kayıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın ............. gönderilmesi, akit tarihinde miras bırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde muvazaa iddiasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi; ehliyetsiz olduğunun belirlenmesi halinde ise; miras bırakanın terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve davacının terekeye iade değil de pay oranında istekte bulunduğu, saptanan ehliyetsizlik durumunun yapılan temliki olumsuz etkileyeceğinden, esasen muvazaa yönünden bir araştırmaya da gerek kalmayacağı gözönüne alınarak Türk Medeni Kanununun 701. maddesi hükmü gereğince böyle bir isteğin dinlenilme olanağının bulunmadığı, başka bir anlatımla davanın tüm iştirakçilerin katılımıyla ve terekeye iade şeklinde açılmadığından, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi