1. Hukuk Dairesi 2017/5350 E. , 2018/10902 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasındaki davadan dolayı .....Hukuk Mahkemesinden verilen 05.12.2013 gün ve 2013/593 Esas 2013/510 Karar sayılı hükmün Onanmasına ilişkin olan 04.10.2017 gün ve 2015/11244 Esas 2017/4939 Karar sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ..."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı ticari plaka satış sözleşmesinin ve araca ait trafik sicil kaydının iptali veya tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babaları..... davalılara ......plaka sayılı ticari taksiyi ve ticari plakasını diğer mirasçılardan mal kaçırmak maksadıyla muvazaalı olarak satış göstermek suretiyle 21/12/2009 tarihinde devrettiğini ileri sürerek ticari plaka satış sözleşmesinin ve trafik sicil kaydının muvazaa nedeniyle iptali ile miras payı oranında adına tescile karar verilmesi istemiş, 23.07.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile tescil talebi kabul edilmediği takdirde saklı payının tenkisini talep etmiştir.
Davalılar mirasbırakanla birlikte uzun yıllar çalıştıklarını kişisel emek sarfettiklerini, davaya konu aracın İş Bankası"ndan kredi kullanmak suretiyle satın alındığını, mirasbırakanla aralarındaki araç ve ticari plaka satışının gerçek olup bedelinin de ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, aracın gerçek değeri ile satış değeri arasında fahiş fark olması satın alan kişilerin mirasbırakanla birlikte yaşaması, mirasbırakanın araç satmaya ihtiyacının bulunmaması gözetildiğinde temlikin gerçekte satış olmayıp bağış niteliğinde olduğu bu nedenle araç satış işleminin geçersiz olup, bağışın ise yasal şartlarına uygun yapılmadığından geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
./..
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların mirasbırakanının ..... plaka sayılı ticari aracını 21.12.2009 tarihinde davalılara satış suretiyle devrettiği kayden sabit olup, davacının bu devirlerin mirasçılardan mal kaçırmak maksadı ile muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı aynı zamanda tenkis talebinde de bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların miras bırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur.
İçtihadı birleştirme kararları kapsamları ile sınırlı gerekçeleri ile yol gösterici ve sonuçları ile bağlayıcı kararlar olduğundan tapuda yapılan temlikler dışındaki işlemler yönünden belirtilen içtihadı birleştirme kararı uygulanamaz. Ancak, böyle hâllerde genel muvazaa hükümlerinin uygulanması gerekir. Gerçekten, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK"nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.
Somut olayda ise, yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hâl böyle olunca, davanın konusunu oluşturan .....plaka sayılı ticari taksiyi ve ticari plakası devri yönünden TBK"nın 19. maddesi kapsamında değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekirken, muris muvazaası kapsamında değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Diğer taraftan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 166/1. maddesinde, aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davaların aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceği, birleştirme kararını ikinci davanın açıldığı mahkemenin vereceği ve bu kararın diğer mahkemeyi bağlayacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, aynı araç hakkında diğer mirasçı Songül Yazıcı"nın aynı hukuksal nedenle ..... Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı 2013/114 Esas sayılı davada verilen kararın Dairenin 2014/8334 Esas, 2015/9262 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu ve halen derdest olduğu sabittir. Her iki davanın mirasbırakanın iradesinin tespiti bakımından birbirini etkileyecek nitelikte bulunması nedeniyle 6100 sayılı HMK"nın 166/1. maddesi gereğince birleştirilmesinin düşünülmemiş olması da doğru değildir.
Kabule göre de, trafik tesciline ilişkin olarak yapılan işlemler idari işlem niteliğinde olup mahkemece temlikin TBK"nın 19. maddesi kapsamında muvazaalı olduğunun ve mülkiyetin kime ait olduğunun tespiti ile yetinilmesi gerekirken tescil hükmü kurulmuş olması da isabetsizdir.
./..
Değinilen hususlar karar düzeltme isteği üzerine, yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, karar düzeltme isteğinin (6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kabulüne, Dairenin 04.10.2017 gün ve 2015/11244 Esas 2017/4939 Karar sayılı onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA ve yerel mahkemenin 05.12.2013 gün ve 2013/593 Esas 2013/510 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle, (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.