22. Hukuk Dairesi 2015/23313 E. , 2018/3978 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmesi ve davacı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20/02/2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ile bayram tatili ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde işe giriş tarihinin 03/05/2005 olduğu yazılmış ise de, davacı vekili sunduğu 21/04/2015 havale tarihli dilekçesinde işe giriş tarihi noktasındaki açıklamasını 11/03/2005 tarihi şeklinde düzeltmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarından da, davacının işe giriş tarihinin 11/03/2005 olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, karar gerekçesinde yer alan hesaplamada, dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınması gerektiği açıklanarak, işe giriş tarihinin 03/05/2005 olduğu esas alınmış ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 183. maddesinde, taraflara, karar verilinceye kadar açık yazı veya hesap hatalarını düzeltme imkanı tanınmıştır. Maddi hataların düzeltilmesi, iddia veya savunmanın genişletilmesi kapsamında olmayıp, karşı tarafın muvafakatına da bağlı değildir. Bu halde, 06/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacının işe giriş tarihinin 11/03/2005 olduğu kabul edilmelidir.
3-06/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacının son çıplak aylık ücret miktarı, 2014 yılının mayıs ayına ilişkin ücret bordrosuna göre brüt 1.288,77 TL kabul edilmiştir. Söz konusu bordroda çıplak aylık ücretin brüt 1.071,00 TL (dönem asgari ücret miktarı) şeklinde tahakkuk ettirildiği, ayrıca 217,77 TL fazla çalışma ücreti ek tahakkukuna yer verildiği görülmektedir. Mahkemece, söz konusu tahakkuk ayrıntısına dikkat çekilerek, davacının son aylık çıplak ücreti brüt 1.071,00 TL tutarında esas alınmış ve hesaplama yapılmıştır. Ne var ki, davacı vekili, bordroda gösterilen toplam tahakkuk bedelinin davacının çıplak aylık ücreti olduğunu iddia etmiştir. Davalı vekili 09/10/2014 havale tarihli dilekçesinde; “...davacı işçi sıfatıyla zabıta görevi yapmıştır. Memur olarak zabıta görevini yapanlarla işçi olarak zabıta görevini yapanlar arasındaki ücret farkını gidermek için davacılara mesai ücreti altında ücret ödendiği doğrudur. Ancak hafta ücreti ve bayram ücreti adı altında yapılan ödemeler, zabıta görevinin niteliğinden kaynaklanan aylık maaşı olmayıp, adından anlaşılacağı üzere bayram ve hafta tatilindeki çalışmalarının karşılığıdır.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu ikrar mahiyetindeki açıklama gereği, bordrolardaki fazla çalışma ücreti tahakkuklarının gerçeği yansıtmadığı sabit olup, fazla çalışma ücreti tahakkukları çıplak aylık ücretten sayılmalıdır. Mahkemece, davalı vekilinin 09/10/2014 tarihli dilekçesinde bulunan, ikrar mahiyetindeki beyanının gözden kaçırılması hatalı olmuştur.
4-İşyeri kayıtlarında gösterilen fazla çalışma sürelerinin ve bu sürelere göre bordrolarda gösterilen fazla çalışma ücreti tahakkuklarının gerçeği yansıtmadığının, memur olarak zabıta görevini yapanlarla işçi olarak zabıta görevini yapanlar arasındaki ücret farkını gidermek için işverenin bu yönde bir uygulama gerçekleştirdiğinin anlaşılmasına göre; davacının fazla çalışma ücreti talebinin yeniden değerlendirilmesi gerekecektir. Davacı tanıkları beyanlarında, işyerinde fazla çalışma yapıldığını ifade etmiş ise de, her iki davacı tanığının da işverene karşı dava açmış olması sebebiyle husumetlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Salt husumetli tanık beyanlarına göre ise, sonuca gidilmesi mümkün değildir. Bu gerekçeyle, fazla çalışma ücreti talebinin reddi sonucu itibariyle yerinde görülmüştür.
Anılan sebeplerle, yukarıda “2” ve “3” numaralı bentlerde yazılı bozma sebepleri doğrultusunda, işe giriş tarihinin 11/03/2005 ve son çıplak aylık ücret miktarının brüt 1.288,77 TL olduğunun esas alınması ile bu doğrultuda hesaplama içeren 06/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda mütalaa edilen kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacakları hüküm altına alınmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.