3. Hukuk Dairesi 2014/16195 E. , 2015/2737 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 3.AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/06/2014
NUMARASI : 2014/205-2014/714
Taraflar arasındaki tedbir-iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz harcı yatırılmadan ve adli yardım talep edilerek temyiz edilmiştir.
Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı HMK.nun 334-340.maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı kanunun 336/3.maddesine göre adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtay’a da yapılabilir.
Somut olayda, dosyaya eklenen fakirlik belgesi ve diğer belgelerden talepte bulunan davacının yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığı ve adli yardım talebinin yerinde olduğu anlaşılmış olmakla (HMK"nin m. 336/2.) adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının nikahsız olarak birlikte yaşadıklarını, bu birliktelikten 15/10/2011"de A. A. "ın dünyaya geldiğini, davalının müşterek çocuğu nüfusuna kaydettirmediğini, müvekkilinin kendi hanesine kaydettirdiğini, Ankara 5.Aile Mahkemesine 2011/1635 Esasında kayıtlı babalık davasını açtıklarını, davanın kabulüne karar verildiğini, ancak Yargıtay 18.Hukuk Dairesince Hazineye ihbar yapılmadığından kararın bozulduğunu, bozma sonrası 2013/538 Esası aldığını, davanın kabulüne karar verildiğini, ancak davalının temyiz ettiğini, henüz kesinleşmediğini, davalının Avukat olup, ekonomik durumunun iyi olduğunu, müvekkiline maddi desteğinin olmadığını, davalının yakınları adına işyerleri açtırdığını, mal varlığını sakladığını, çocuğun kreşe gittiğini belirtilerek müşterek çocuk için tedbiren ve dava sonunda iştirak nafakası olarak aylık 3.000 TL nafakaya yasal faizi ile hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, soybağına ilişkin Ankara 5.Aile Mahkemesinde görülen davanın kesinleşmediğini, müvekkili ile çocuk arasında soybağı kurulmadığını, bu nedenle kararın kesinleşmesinin beklenmesini, müvekkilinin kendi adına avukat bürosunu yeni açtığını, ticaretle uğraştığı iddiasının da doğru olmadığını, gelir düzeyinin yüksek olmadığını, davacının zaruret içinde bulunmadığını, çocuğun lüks bir semtte aylık 750 TL kreş ücreti olan bir kreşe yazılmasından da bunun anlaşıldığını, adres bilgilerini de yanlış verdiğini, talep edilen nafakanın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, her davanın dava açıldığı tarihteki şartlara, delillere göre değerlendirilmesi gerektiği, dava tarihinde nafaka talep edilen davalı ile küçük arasında hukuken henüz bağ kurulmadığı, dava tarihi itibariyle dava şartının olmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, iştirak nafakası istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına göre, tarafların bir süre gayriresmi birlikte yaşadıkları ve bu birliktelikten 2011 doğumlu bir çocukları olduğu, daha sonra ayrıldıkları, çocuğun davacı anne yanında kaldığı, Ankara 5. Aile Mahkemesinin 2013/538 E -1240 Karar sayılı kararı ile nikahsız birliktelikten dünyaya gelen küçük A. A. ile davalı Y.. E.. arasında soybağı tesis edildiği kararın 27/05/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Evlilik haricinde doğan çocuk için babanın nafakayla yükümlü tutulabilmesi için, çocukla babası arasında soybağının kurulmuş olması zorunludur. Baba ile soybağı ise; tanıma, ana ile evlilik, hakim hükmü ve evlat edinme yoluyla kurulur (TMK. m.282). Davalı ile çocuk arasında, mahkeme kararı ile soybağı tesis edilmiştir.
Soybağının kurulmuş olmasının tabi sonucu olarak davalının (babanın) bakım borcu doğmuştur (TMK. md. 327/1). O halde, küçük Asya"nın bakımı ve eğitimi için TMK. nun 329. ve 330.maddeleri gereğince, hayat koşulları ve tarafların ödeme güçleri de dikkate alınarak uygun miktarda nafaka takdiri gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile davanın usulden reddine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.