Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/13034
Karar No: 2018/10972
Karar Tarihi: 04.06.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/13034 Esas 2018/10972 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/13034 E.  ,  2018/10972 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, ...’a ait işyerinde çalıştığını, ...’ın işlerinin kötü olması ve kendisinden yardım istemesi nedeniyle, taşınmazı üzerine ipotek tesis ettirip kredi kullanabilmesi için ...’ı vekil tayin ettiğini, ...’ın bu vekalete dayanarak maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmazda bulunan 2. kat 7 nolu bağımsız bölümün vekil ... tarafından davalı ...’e devredildiğini, işlemlerin hile ile iradesi sakatlanarak alınan vekaletnamenin kötüye kullanılması suretiyle el ve işbirliği içerisinde gerçekleştirildiğini, temlik nedeni ile kendisine herhangi bir bedel ödenmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.
    Davalı, dava konusu taşınmazı 130.000,00 TL bedelle ...’dan satın aldığını, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmesinin mümkün olmadığını, iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve davalının vekil ile işbirliği içinde hareket ettiğinin ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının maliki olduğu çekişme konusu ... parsel sayılı taşınmazdaki 2. kat 7 nolu ,mesken niteliğindeki bağımsız bölümün , ... 31.Noterliği’nin 06.11.2013 tarih ve 30834 yevmiye nolu, taşınmazı satmak, satış vaadi yapmak, bankalar, kooperatifler lehine ipotek vermek yetkilerini içeren vekaletnameye istinaden, vekili ... tarafından davalı ...’e 8.11.2013 tarihinde 75.000,00 TL bedelle satış yolu ile temlik edildiği, davalı ...’ün taşınmazı 130.000,00 TL bedelle vekil ...’dan satın aldığını beyan ettiği, yapılan keşif sonucu taşınmazın davalıya temlik edildiği tarihteki değerinin 150.000,00 TL olduğunun tespit edildiği, dinlenen tanık beyanlarından davacının vekil ...’a ait işyerinde çalıştığı, taşınmazı ipotek ettirip, kredi kullanması için vekâletname verdiği anlaşılmaktadır.
    6098 s. Türk Borçlar Kanunu"nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. (818 s. Borçlar Kanunu"nun (BK) 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir (TBK"nin 504/1). Sözleşmede vekâletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyiniyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekâlet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekâlet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; davacı tanığı ... alınan beyanında: ” Davacının ..."a kredi çekmesi için vekaletname verdiğini, ancak ..."in bu vekaletname ile gidip evi başkasına sattığını söylediğini, bu hususu ..."ın ailesine gidip sorduğunu, ... ile görüşemediğini, davalı ..."ü telefonla aradığını, ertesi gün davacı ile birlikte davalıyla buluştuklarını, kendisine davacının mağdur olduğunu, bu işi ne şekilde çözebileceklerini sorduğunu, davalının da kendilerine ..."a 20-30 bin lira para verdiğini artı masrafları olduğunu, bu paranın kendisine ödenmesi şartıyla tapuyu geri verebileceğini söylediğini, kendisinin bunu bir protokole bağlayalım diye söylediğini, davalının içeriye geçerek ağabeyiyle görüştükten sonra 160.000,00-TL veya başka bir tapu verilmesi halinde dava konusu dairenin tapusunu iade edebileceğini söylediği ve anlaşma sağlanamadığı, davalının kendilerine ..."a güvenmediğini, paranın geri kalan kısmını ödemediğini söylediği“, diğer davacı tanığı ...’ın beyanlarında; “ davacının kendisine danışmak istediğini söylediğini, kendisine ait evi ipotek ettirip bunun karşılığında kredi çekip ..."ın borcunu ödedikten sonra kalan
    parayla ortak mal alacaklarını söylediğini, kendisinin de "Keşke böyle bir şey yapmasaydın, bu devirde baba oğluna güvenmiyor, keşke daha önce bana danışsaydın." dediğini. O anda yanlarına ... ‘in geldiğini, davacının ...’e "Ben vazgeçtim, kağıdı getir bana" diye söylediğini, O’nun da tamam getiririm dediğini, ertesi gün ... davacıya vekaletnameyi yırtıp attığını söylediğini, davacının daha sonra kendisini arayarak ..."ın evi sattığını söylediğini” beyan etmişlerdir. Alıcı ... ile vekil ... arasında 08.11.2013 tarihli satış sözleşmesi yapılmıştır. Bu sözleşmede satış bedeli belirtilmemekle birlikte, vekil ...’ın satış bedelini alıcı ...’ten nakten aldığı belirtilmektedir.Yine alıcı ... ile vekil ... arasında , vekâletname ile satışı yapılan daireye ait 15.01.2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesi akdedilmiştir.8.11.2013 tarihli belgede de, 7 nolu bağımsız bölümün 130.000,00 TL karşılığı ... tarafından satın alındığı ve satış bedelinin ...’a ödendiği belirtilmiştir.Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden özellikle dinlenen tanık beyanlarından davacının taşınmaza ipotek tesis etmek üzere 6.11.2013 tarihinde ...’e verdiği vekâletnameye istinaden vekil tarafından davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiği, davacının verdiği vekaleti vekilden geri istemesine rağmen vekilin davacıya vekâletnameyi yırttığını beyan ettiği, satış bedelinin davacıya ödendiğinin kanıtlanamadığı, vekil ile davalının birlikte hareket ederek davacıyı zararlandırdığı anlaşılmaktadır.
    Bu somut olgular yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde vekalet görevinin kötüye kullanıldığı sonucuna varılmaktadır.
    Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere davanın reddi doğru değildir.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.06.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    (Muhalif)
    -KARŞI OY-
    Davacı, ... isimli kişinin işyerinde çalıştığını, işverinin "kredi temin edebilmem için taşınmazımın olması gerekiyor sana ait taşınmazı ipotek ettirebilmem için vekaletname ver" telkini üzerine ipotek tesis ettirmesi için ..."ı vekil tayin etmek istediğini, ancak satış yetkisi de içerir biçimde vekaletname vermesinin sağlandığını ve bedel ödenmeden taşınmazın davalıya satış suretiyle temlik edildiğini öğrendiğini ileriye sürüp, tapunun iptali ile adına tescil istemiştir.
    Davalı, taşınmazı 130.000 lira bedelle satın aldığını ve bedeli vekile ödediğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
    Davacının 06.11.2013 tarihinde ... 31. Noterliğinde düzenlenen vekaletname ile satış yetkisi de içerir biçimde ..."ı vekil tayin ettiği, vekilin davacıya ait ... nolu parseldeki 10/82 arsa paylı 7 nolu meskeni 08.11.2013 tarihinde 75.000 lira bedelle davalıya satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, bu tür davalarda en önemli unsur, vekil ile alıcının el ve işbirliği içinde maliki zararlandırmalarıdır.
    Somut olayda, akitte gösterilen bedel 75.000 lira ise de, davalı vekile 130.000 lira ödediğine ilişkin vekilin imzasını taşıyan belge ibraz etmiştir. Bilirkişilerce saptanan bedel ise 150.000 liradır.
    Dinlenen davacı tanıkları vekille davalının el ve işbirliği içinde olduğu yolunda beyanda bulunmamışlardır. Esasen, saptanan gerçek bedel ile vekile ödenen bedel gözetildiğinde davacının zararlandırıldığından sözetme olanağı da yoktur.
    Bu durumda, davacı ancak vekilden satış bedelini isteyebilecektir.
    Tüm bu nedenlerle, iptal tescil isteğinin reddinin doğru olduğu ve hükmün onanması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi