Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/16137
Karar No: 2015/2899
Karar Tarihi: 24.02.2015

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/16137 Esas 2015/2899 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/16137 E.  ,  2015/2899 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : TEKİRDAĞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 10/03/2014
    NUMARASI : 2012/84-2014/136

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 24.02.2015 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. İ. K. geldi. Karşı taraf davacı vekili Av. E. Ç. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı elektrik şirketi arasında 1997 yılında abonelik sözleşmesi imzalandığını, davalının, 01.01.2011 tarihinde sözleşmeyi yenileyerek, müvekkilinin tarife grubunu değiştirdiğini, akabinde yeni tarife grubu üzerinden geriye doğru hesaplama yaparak müvekkilinden toplam 1.271.816,10 TL tahsil ettiğini, oysa, sözleşmede belirlenen tarifenin değiştirileceği konusunda davalının müvekkilini uyarmadığını, bu nedenle geriye dönük fatura düzenlenmesinin kamu düzenine aykırı olduğunu belirterek; taraflar arasında akdedilen sözleşmeye aykırı olarak yapılan tarife değişikliğinden doğan borçtan dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile geriye doğru düzenlenmiş 28.02.2011 tarihli fatura nedeniyle müvekkilinin davalıya ödemek zorunda kaldığı 1.271.816,10 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan istirdatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu faturanın mevzuata uygun düzenlendiğini, davacının indirimli tarifeden faydalanma imkanının hiçbir zaman oluşmadığını, 2010 yılının Aralık ayında yanlış tarife grubu üzerinden hesaplama yapıldığının tespit edildiğini, bunun üzerine geriye dönük olarak fatura tahakkuk ettirdiğini, müvekkilinin sebepsiz zenginleşme iradesi taşımadığını, bu nedenle de uyuşmazlık konusu fark faturasında, davacıdan faiz talep edilmediğini, sadece hizmet bedelinin talep edildiğini, davacının ihtirazi kayıt koymadan fatura bedelini ödediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
    Mahkemece; davaya konu aboneliğe, ihtilafa konu 2004/09-2010/11 dönemleri için 4 nolu tarifenin uygulanması gerekirken, yanlışlıkla 2 nolu indirimli tarife üzerinden tahakkuk yapıldığı, her iki tarife arasındaki farkın 1.271.816,10 TL olduğu, davalının, EPDK tarafından verilen birim fiyat ve tarifeleri uygulamakla yükümlü bulunduğu, davacının, 2 nolu indirimli tarifeden yararlanma şartlarını taşımadığından, gerçekte uygulanması gereken 4 nolu tarifeye göre ödemesi gereken bedel ile 2 nolu tarifeye göre ödediği bedel arasındaki fark kadar sebepsiz zenginleştiği, bu itibarla davalı tarafından davacıya 2004/09-2010/11 fatura dönemleri için fark tahakkuku yapılmasının mevzuata uygun olduğu, davalının bu fark miktarını davacıdan talep edebileceği ancak hatanın davalıdan kaynaklandığı dikkate alındığında, davacıdan fark olarak tahsil edilen miktardan takdiren 300.000,00 TL indirim yapılmasının uygun olacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 300.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının 971.816,10 TL"lik kısma yönelik talebinin reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş; davalı vekili temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasını talep etmiştir.
    Dava; menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
    Temyize konu uyuşmazlık; davacıya ait aboneliğe, ihtilafa konu dönemler için hangi tarifenin uygulanması gerektiği ve dava konusu fark faturasının, Elektrik Piyasası Kanununa, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve EPDK tarafından yayımlanan tarifelere ve şartlara uygun olarak tahakkuk ettirip ettirmediği hususlarında toplanmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümünün, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği ve bilirkişinin görüşünün alınmasının gerekli olduğu açıktır.
    Somut olayda mahkemece; bilgisine başvurulan İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi Öğretim üyelerinden oluşan üçlü bilirkişi heyeti 16.01.2013 tarihli raporda; davalının, abonelik sözleşmesinde, davacının fatura bedelinden tenzil edileceğini kabul ve beyan ettiği, bu nedenle sonrasında geriye dönük olarak fatura düzenlenmesinin yasal olmadığını, ödenen fatura bedelinin, davacıya iade edilmesi gerektiğini bildirmiştir.
    Davalı vekili bu rapora itiraz etmiş, dosyanın enerji hukukunda uzman bir bilirkişi heyetine gönderilmesini talep etmiştir.
    İtiraz üzerine bilgisine başvurulan Elektrik ve Elektronik Yüksek Mühendisi, Elektrik Yüksek Mühendisi ve Hukuk Fakültesi öğretim üyesinden oluşan üçlü bilirkişi heyeti 24.10.2013 tarihli raporda; davacıya ait 61370 numaralı aboneliğe elektrik tahakkuku yapılırken 4 nolu tarifenin uygulanarak tahakkuk yapılması gerektiğini, davacının, davalıya 2004/09-2010/11 dönemleri için 1.271.816,08 TL borçlu olduğu, tarifeler arasındaki fark miktarının dava konusunu oluşturan 28.02.2011 tarihli elektrik fatura tutarı kadar olduğu, davacı tarafından itiraz edilen faturanın usule ve mevzuata uygun olduğu, fatura tutarının maddi anlamda hata içermediğini bildirmiştir.
    Mahkemece; 24.10.2013 tarihli ikinci rapora itibar edilerek hüküm kurulmuş, raporlar arasındaki çelişki giderilmemiştir.
    HMK"nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabilir.
    Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. HMK’nın 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için mahkemenin, gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
    Bu bağlamda hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.
    Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa, çelişkiyi gidermeden karar verilemez.
    Hal böyle olunca mahkemece; önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden, 16.01.2013 tarihli rapor ile 24.10.2013 tarihli rapor arasındaki çelişkileri de giderecek biçimde, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, birbiriyle çelişen raporlardan ikincisine dayanılarak, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
    Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi