Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/16520
Karar No: 2015/2900
Karar Tarihi: 24.02.2015

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/16520 Esas 2015/2900 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/16520 E.  ,  2015/2900 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SERİK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 18/02/2014
    NUMARASI : 2012/134-2014/106

    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 24.02.2015 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. C.. Z.. geldi. Karşı taraf davacı asil F.. K.. ile vekili Av. A.. S.. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili dava dilekçesinde, kardeş olan tarafların, davaya konu taşınmazda hisse sahibi olduklarını, davalının hissesini 10.08.1973 tarihli harici gayrimenkul satış sözleşmesiyle 60.000 TL"ye müvekkiline sattığını, satış tarihinden itibaren müvekkilinin taşınmazı tek başına kullandığını, davalının, dava tarihi itibariyle taşınmazın ferağını vermeyeceğini bildirdiğini, müvekkilinin 1973 yılında ödediği satış parasının denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücünün tespit edilerek davalıdan tahsili için eldeki davayı açtıklarını belirterek; fazlaya ilişkin talep haklarını saklı tutup, 25.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 11.02.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 86.503,51 TL artırarak 111.503,51 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, davaya konu taşınmazdaki hissesini harici sözleşmeyle davacıya sattığını ancak satışın yapıldığı 10.08.1973 tarihi itibariyle davacının intikale yönelik bir girişimde bulunmadığını, talebin zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
    Mahkemece; davanın kabulü ile 111.503,51 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
    Dava, harici satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin, taşınmazın tapuda devrinin yapılmaması nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalı satıcıdan istirdatı istemine ilişkin alacak davasıdır.
    Taraflar arasında imzalanan "tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme" resmi şekilde yapılmadığı için hukuken geçersizdir. (TMK. m 706, BK. m 213, Tapu Kanunu 26 ve Noterlik Kanunu 60) Bu nedenle de geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Davacı (alıcı) ancak ödediği satış bedelini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilir.
    Satışa konu taşınmazın zilyetliği alıcıya devredilmiş ise zilyetlik devam ettiği süre zamanaşımı işlemez. Zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi; satış bedeline ilişkin paranın verildiği tarih değil, sözleşme geçersiz olsada satıcının rıza ve ihtiyari ile taahhüdünü her zaman yerine getirebileceği gözönüne alınarak bunun ifasını beklemek durumunda bulunan alıcı için ancak davaya konu taşınmazın tapuda ferağ ümidinin ortadan kalktığı veya ifanın imkansız hale geldiği tarihtir. Taraflar arasında harici de olsa bir sözleşme bulunduğundan dava 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. (07.06.1939 tarih 1936/31 E ve 1939/47 Karar sayılı Yargıtay İçt.Bir. Kararı) Somut olayda, harici satış sözleşmesine konu taşınmazın zilyetliğinin davacı alıcıya devredildiği ve dava tarihine kadar davacı alıcının taşınmazdaki zilyetliğinin devam ettiği bu nedenle davalı satıcının zamanaşımı def"inin yerinde olmadığı açıktır.
    Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması olup, sebepsiz zenginleşme gereğince verilenlerin iadesi sağlanırken ödenen paranın ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması, başka bir deyişle denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması gerekir.
    Denkleştirici adalet ilkesi, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır.
    Bu bağlamda davacının ödediği 60.000 TL"nin 10.08.1973 tarihinden dava tarihine kadar ulaştığı alım gücünün uzman bilirkişi raporu ile çeşitli ekonomik etkenlerin altın ve döviz kurlarındaki artışın, maaş artış oranları ile ÜFE artış oranı ile ilgili değerlerin ortalaması alınarak oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekir.
    Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; denkleştirici adalet ilkesine göre tazminat hesabı yapılırken sadece altın, döviz ve faiz değerleri esas alınmış, enflasyon, maaş artışları, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmamıştır. Raporda dikkate alınan etkenler, denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama yapılması için yeterli olmayıp, rapor, hüküm kurmaya elverişli değildir.
    Hal böyle olunca mahkemece, denkleştirici adalet kuralı gereğince harici taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeni ile azalan alım gücünün; enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar ile memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışların ortalamaları alınarak ödediği tarihten dava tarihine kadar ulaşacağı alım gücünün değerinin ne olabileceği konusunda uzman bilirkişiden yerleşik Yargıtay İçtihatlarına uygun ve denetime elverişli rapor alınmak suretiyle hesaplatılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
    Kabule göre de, davacı taraf 05.03.2012 tarihli dava dilekçesinde 25.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsili talep etmiş, 11.02.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle talep sonucu 86.503,51 TL artırılarak toplam 111.503,51 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faziyle birlikte tahsilini istemiştir. Müddeabihin ıslah ile artırılan kısmına ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi