3. Hukuk Dairesi 2014/16012 E. , 2015/2949 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2014
NUMARASI : 2013/1565-2014/751
Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dilekçesinde; davalı ile boşanmaları neticesinde, kendisi lehine 140 TL, müşterek çocuk lehine 120 TL olarak hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakalarının, sırasıyla 300 TL ve 400 TL" ye yükseltilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; aylık gelirinin 900 TL olduğunu, nafaka dışında müşterek çocuğa katkıda bulunduğunu; ayrıca, kredi ve birikmiş nafaka borçlarının bulunduğunu, maddi durumunun nafaka artırmaya elverişli olmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacının gelirinin bulunmaması, müşterek çocuğun anaokuluna başlaması gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının 140 TL"den 200 TL"ye; müşterek çocuk lehine hükmedilen aylık 120 TL iştirak nafakasının ise, 250 TL"ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, yoksulluk ve iştirak nafakasının artırım istemine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delilerle kanuni gerektirici sebeplere, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, TMK"nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre, olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir.
O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle, dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir.
Öte yandan, Türk Medeni Kanunu"nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.
İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun karar verilmelidir.
Dosya içeriğinden; velayet hakkı annede olan müşterek çocuk 22.10.2008 doğumlu olup, anaokuluna başladığı, velayet hakkı kendisine verilen ve müşterek çocuk ile birlikte yaşayan annenin, sosyal ekonomik durum araştırmasına ilişkin tutanak içeriğinden herhangi bir işte çalışmadığı, davalının ise özel sektörde işçi olarak çalıştığı ve aylık net kazancının 1.151,99 TL olduğu, üzerine kayıtlı gayrimenkulünün bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyi, ve davacı annenin de müşterek çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunduğu gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı fazla olup, hakkaniyete uygun bulunmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumları gözetilerek, TMK"nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, daha uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.