3. Hukuk Dairesi 2014/16261 E. , 2015/3012 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 8. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/06/2014
NUMARASI : 2014/549-2014/774
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının 13 yıldır birlikte yaşadıklarını, bu birliktelikten müşterek bir çocuklarının bulunduğunu, çocukla davalı baba arasında soybağının tesis edildiğini, çocuk lehine iştirak nafakasına hükmedildiğini, davalının müvekkilini 13 yıl boyunca evlenme vaadiyle oyaladığını, 5 aydır müvekkilinin hiç bir ihtiyacını karşılamadığını, davalının kuyumcu olup, yaşam standartının yüksek olduğunu belirterek; müvekkili lehine aylık 5.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında yıllar önce bir ilişki yaşandığını ve bir çocuklarının olduğunu, müvekkilinin müşterek çocuğu görmek için zaman zaman davacının evine gittiğini ancak taraflar arasında şuan fiili bir birlikteliklerinin bulunmadığını, ne resmi ne de dini bir nikahın olmadığını, müvekkilinin kendi ailesiyle yaşadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında geçerli bir evliliğin olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yoksulluk nafakası talebine ilişkindir.
TMK"nın 175/1. maddesi gereğince; yoksulluk nafakası istenebilmesi için tarafların resmi olarak evlenmiş ve daha sonra mahkeme kararıyla boşanmış olmaları ön koşuldur.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; tarafların resmi olarak evlenmedikleri, davacının, 13 yıldır birlikte yaşadığını iddia ettiği davalıdan 10.09.2013 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde açtığı eldeki davayla yoksulluk nafakası talep ettiği, mahkemece, davaya bakmaya aile mahkemesinin görevli olduğundan bahisle 16.09.2013 tarihinde görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararının taraflarca temyiz edilmeden 10.04.2014 tarihinde kesinleştiği, dosyanın gönderildiği aile mahkemesince, işin esasına girilerek taraflar arasında evlilik ilişkisi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabı ile (3.kısım hariç) 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işler Aile Mahkemesinde görülür.
Davada, olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak mahkemeye ait olup, her ne kadar davacı taraf dava dilekçesinde yoksulluk nafakası talep etmiş ise de, taraflar arasında resmi evlilik ilişkisi kurulmadığı için uyuşmazlığın aile hukukundan kaynaklandığından söz edilemez.
Görev kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece re"sen nazara alınması gerekir.
Öte yandan, asliye hukuk mahkemesince verilen görevsizlik kararı Yargıtay denetiminden geçmeden kesinleştiği için aile mahkemesini bağlamaz.
Hal böyle olunca mahkemece; görev hususunun kamu düzenine ilişkin bir usul hukuku kuralı olduğu ve taraflarca ileri sürülmese bile re"sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak, davanın görev yönünden reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu görev hususu düşünülmeksizin işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.