21. Hukuk Dairesi 2015/19315 E. , 2016/1513 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, davalı işyerinde 01.09.1985 – 31.12.1989 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitini istemiştir.
Mahkemece; davacının sürekli çalıştığını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı olarak gösterilen isimli işyerine ve bu kişilere ulaşılamadığı, mobilya ustası olarak çalıştığını beyan eden davacı adına davalı işyerince 01.09.1985 tarihli işe giriş bildirgesi düzenlendiği ve 01.09.1985 – 10.02.1986 tarihleri arasında aralıksız, 10.10.1987 – 15.05.1988 tarihleri arasında 70 gün, 01.02.1989 – 31.12.1989 tarihleri arasında 90 gün hizmet bildirildiği, davacının 01.09.1988 – 30.09.1988 tarihleri arasındaki 15 gün hizmetinin ise dava dışı bir işyerinden bildirildiği, davalı işyerine ait dönem bordrolarından 1989/3. dönemde davacı dışında iki kişi daha bildirildiği ve bordro tanığı olarak dinlenilen . tarafından davacının çalışmalarının doğrulandığı, komşu işyeri tanığının ise; 1984 yılından beri isimli işyerini işlettiğini, davalı işyeri ile kendi dükkanı arasında bir dükkan olduğunu, 1985 yılında isimli bir kişinin mobilya dükkanı açtığını, işyerinin kapı-sandalye vs imal ettiğini, işyerinde çalışanlardan sadece .."yu bildiğini, bu kişinin işyeri kapanana kadar çalıştığını, Haluk isimli kişinin işyerini 1987 veya 1988 yılında kapattığını ve başkasına devrettiğini beyan ettiği, mahkemece davalı işyerine ve ortaklarına ulaşılamaması nedeni ile ilanen tebligat yapıldığı, Dairemizin 10.06.2014 Tarih ve 2013/17033 E, 2014/13325 K sayılı geri çevirme kararında; davalı Kurum"dan, 01.09.1985 tarihli işe giriş bildirgesi de eklenerek, bu bildirgede işveren olarak görünen “ ” adına kayıtlı işyerinin ortaklarının açık kimlik bilgilerinin, işyeri dosyasının açılması sırasında verilen belgelerden araştırılarak tespit edilmesi, ayrıca mümkün ise TC kimlik numaraları ile adreslerinin tespit edilmesi istenilerek, davalı Kurum tarafından TC kimlik numaraları ve adresleri tespit edilemez ise; davalı Kurum tarafından bildirilen açık kimlik bilgileri ile ilgili nüfus -müdürlüğünden bu kişilerin TC kimlik numaraları ve adresleri sorularak, gerekçeli karar bu kişilere tebliğ edilip tebligat parçası da dosyaya konularak yasal temyiz süresi beklenilip gerektiğinde HUMK"nın 432. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirtildiği, ancak davalı Kurum tarafından işyeri dosyasının iz olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda ise taraf teşkili sağlanmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davalı işyerinin kayıtlı olduğu il sosyal güvenlik müdürlüğünden, mobilyacılar odasından, ilgili vergi dairesinden, davalı işyerinin ve ortakların kimlik bilgileri ile adres bilgilerini sormak, davacıdan işyerine, ortaklarına, faaliyet merkezine ilişkin olarak bilgisini sormak ve davacının beyanları yönünde işyerinin veya ortaklarının adresine ulaşılabilecek araştırmaları yapmak ve taraf teşkilini sağlayarak sonuca gitmekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
09.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.