14. Hukuk Dairesi 2015/1357 E. , 2017/1444 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.01.2008 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 16.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekilitarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava suya elatmanın önlenmesi ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının malik olduğu taşınmazda bulunan suyu kullanmak üzere davalıların trafo yapmak, motor ve şalter kurmak şeklinde vaki müdahalelerinin men"i ile kullanılan suyun tazminini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davalıların davaya konu taşınmaza bir müdahalelerinin olmadığını savunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulu ile vaki müdahalenin men"i ile tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 26/10/2010 tarihli, 2010/6857-11044 sayılı ilamı ile " Hal böyle olunca, elatıldığı iddia edilen taşınmazın değerinin belirlenmesi ve bu değer üzerinden, yukarıda değinilen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmek suretiyle, harç ikmali yaptırılması, ondan sonra işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrası mahkemece, davanın kısmen kabulu ile vaki müdahalenin men"i ile tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Karar elatmanın önlenmesi isteği yönünden temyiz edilmeyip, davacı taşınmazındaki suyun kullanılmasından dolayı tazminat ve ecrimisil isteklerine ilişkin olarak temyiz edildiğinden Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 27/06/2012 tarihli, 2012/11309 - 16182 sayılı ilamı ile; davacının 1/8 oranında malik bulunduğu taşınmazdan davalıların kuyu yapmak suretiyle çıkardıkları suyun öncelikle genel su, özel su, kaynak suyu mu olduğunun incelenmesi yapılmalıdır. Mahkemece, jeoloji mühendisinin de bulunduğu uzman bilirkişi kurulu marifetiyle, yerinde uygulamalı keşif yapılarak davaya konu suyun kaynağının ve nitelendirilmesinin yapılması gerekecektir. Mahkemece diğer yapılması gereken iş ise belirtilen uzman bilirkişi marifetiyle, çıkarılan sudan, motor ve kuyunun davalılar tarafından yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa hangi tarihlerde kullanıldığı da belirlenip buna göre kuyudan çıkarılan su için istenilen su bedelinin belirlenmesi ve nitelendirilmesinin yapılması sonucunda tazminat miktarının tayin ve tespiti gerekmektedir. Bu hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile talep olunan su bedelinin reddi isabetsiz olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrası mahkemece davacının su bedeli yönünden tazminat istemine ilişkin talebin reddine, men"i müdahale talebi hususunda verilen karar onararak kesinleşmiş olduğundan bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün meni müdahale talebi yönünden kesinleşmiş olduğundan bahisle "men"i müdahale talebi hususunda karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulması doğru değildir.
2- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 691/1. maddesinde; “İşletme usulünün veya tarım türünün değiştirilmesi, adi kiraya veya ürün kirasına ilişkin sözleşmelerin yapılması veya feshi, toprağın ıslahı gibi önemli yönetim işleri için pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesi gerekir....” hükmü ile paylı mülkiyette taşınmazın ne şekilde kiraya verileceği hususu düzenlenmiştir.
06.05.1955 tarih 12/18 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının ilk bendinde ifade edildiği üzere, müşterek mülkün kiraya verilmesi önemli idari tasarruflardandır. Buna göre paylı mülkiyette taşınmaz pay ve paydaş çoğunluğu kararıyla kiraya verilebilir. Öte yandan, paydaşlardan birinin yapmış olduğu kira akdine, Borçlar Kanunu"nun 38. maddesi hükmü uyarınca diğer paydaşın icazet vermesi halinde akde değer verileceği kuşkusuzdur. Paylı taşınmazın tümünün ya da bir bölümünün paydaşlardan biri tarafından kiraya verilmesi halinde sözleşmede taraf olmayan paydaşlar kira sözleşmesini tanımayarak kiracı hakkında fuzuli işgal nedeniyle tahliye davası açabilecekleri gibi açık ya da üstü kapalı onayları ile sözleşmeye geçerlik kazandırabilirler.
Somut uyuşmazlıkta; Dava konusu 45 parsel sayılı taşınmazın davacı ve dava dışı üçüncü kişiler adına paylı mülkiyette olduğu, paydaşlardan 1/8 hisse maliki ... tarafından davalıya kiralandığının savunulduğu anlaşılmaktadır. TMK"nın 691. maddesi gereği pay ve paydaş çoğunluğu sağlanmadığından davalının savunmasına itibar edilemez. Uyuşmazlığa konu suyun davacının paydaş olduğu taşınmazdan çıkması, davalının TMK"nın 796. maddesine göre de üstün hakkının olmadığının anlaşılması ve tüm dosya kapsamına göre davacının ecrimisil isteminde bulunabileceğinin kabulü gerekir. Mahkemece davalının kullandığı su miktarı ve bedeli belirlenerek tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.