3. Hukuk Dairesi 2014/21003 E. , 2015/3251 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ERDEK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2013
NUMARASI : 2013/185-2013/445
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar dava dilekçelerinde; muris A.. T.."ya ait 06.07.1999 ve 06.03.2000 tarihli vasiyetnamelerinin yerine getirilmesini ve vasiyetnamelerde bahsi geçen taşınmazların adlarına tescilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacılar tarafından açılan 2013/14 E. sayılı tapu iptali ve tescil davası ile bu davanın birleştirilmesi gerektiğini, ayrıca vasiyetnamelerin iptali ve tenkisi istemiyle müvekkili tarafından davacılar aleyhine açılan 2013/360 E. sayılı davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, esas yönünden ise murisin 06.03.2000 tarihli vasiyetnamesi ile 06.07.1999 tarihli vasiyetnamesinden döndüğünü, yine tenfizi istenilen vasiyetnamelerin ehliyetsizlik ve şekil eksikliği nedenleri ile geçersiz olduğunu bildirerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; “...Dava tarafların müşterek murisi A.. T.." nun .. Noterliği" nin 06.03.2000 tarih ve 1374 yevmiye numaralı ve 06.07.1999 tarih 5206 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki vasiyetnamelerinde davacılar lehine vasiyet edilen taşınmazların tenfizine ilişkindir.
Mahkememizin 2013/14 esas sayılı dava dosyasında davacıların muris A.. T.." nun 06.03.2000 ve 06.07.1999 tarihli vasiyetnamelerine dayanarak aynı parseller yönünden tapu iptali ve tescil isteminde bulundukları, her ne kadar talep olarak tapu iptali ve tescil istenilmiş ise de davanın hukuki nitelendirilmesinin mahkemeye ait olduğu, davacıların bu dosyadaki asıl niyetlerinin söz konusu vasiyetnamelerin tenfizi olduğu, iş bu davanın 11.01.2013 tarihinde açılıp halen derdest olduğu, davanın taraflarının ve konusunun aynı olduğu, derdest dava bulunmamasının HMK 114 maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği ve her aşamada mahkemece resen nazara alınması gerektiğinden...” bahisle davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, belirli mal vasiyetlerinin yerine getirilmesi istemine ilişkindir(TMK. md. 600).
Yararına mal vasiyet edilen kişinin o mal üzerindeki hakkı aynı olmayıp şahsidir. Kendisine belli bir mal vasiyet olunan kimse tereke alacaklısı durumunda olup onun hakkı, malın teslimini istemekten ibarettir. Vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasında, davanın kabulüne karar verilebilmesi için, vasiyet konusu şeyin terekeye dahil olması gerekir.
Davacılar tarafından davalı aleyhine aynı mahkemede açılan 2013/360 E. sayılı dava ise; vasiyetnameye konu taşınmazların mülkiyetinin hile ile yasal mirasçı olan davalıya geçirildiği iddiasıyla, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Diğer bir anlatımla dava, terekeden çıkmış olan taşınmazlara ilişkindir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında dava dosyası incelendiğinde; muris A.. T.."nun, 06.07.1999 ve 06.03.2000 tarihli vasiyetnameleri ile babası İ..T.."dan intikal edecek taşınmazlar ile maliki bulunduğu taşınmazlarını torunları olan davacılara vasiyet ettiği, murisin babası adına kayıtlı olan taşınmazla ilgili intikal işlemlerinin yapılmadığı, ancak muris adına kayıtlı olan diğer taşınmazların vefatından sonra, yasal mirasçılık belgesi esas alınarak oğlu olan davalı adına intikal suretiyle tescil edildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, vasiyetnamelerin yerine getirilmesi davası ile vasiyete konu taşınmazların tapularının iptali istemli davanın; dava konusunun ve sebeplerinin farklı olduğu, eş söyleyişle derdestlik durumunun oluşmadığı açıktır.
Diğer taraftan, aynı mahkemede görülmekte olan davalardan biri hakkında verilecek hüküm, diğerini etkileyecek niteliktedir.
Hal böyle olunca, mahkemece; iş bu dava ile tapu iptali ve tescil istemli davanın birleştirilmesi ve sonrasında tüm delillerin usulünce toplanıp değerlendirilmesi suretiyle ulaşılacak sonuca göre davaların esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428 .maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.