3. Hukuk Dairesi 2014/21550 E. , 2015/3258 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2013
NUMARASI : 2013/100-2013/1031
Taraflar arasındaki nafakanın indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalının Küçükçekmece 5. Aile Mahkemesinin 19.04.2011 günlü ve 2011/173 E. 2011/42 K. sayılı ilamı ile boşandıklarını, aynı ilam ile velayeti davalıya verilen müşterek çocuk Dilara Aleyna Tanış için her yılın nisan ayında 100 TL artırılmak üzere aylık 500 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ancak müvekkilinin işlerinin kötü gitmesi nedeniyle zarar ettiğini, emekli maaşının büyük bölümünün ise tüketici kredisine gittiğini, bu durumun müvekkilinin hayatını idame ettirmesini engellediğini ileri sürerek; iştirak nafakasının aylık 200 TL ye indirilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacının Kapalıçarşı"da işyerinin bulunduğunu, ayrıca davacının malvarlığı ve gelir durumunun iyi olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; iştirak nafakasına hükmedildiği tarihten sonra davacının işlettiği dükkanları ekonomik sıkıntılar nedeniyle kapatmak zorunda kaldığı, boşanmayla ödemeyi kabul ettiği tazminatlar nedeniyle icra takiplerine maruz kaldığı, gelinen aşamada emekli maaşından icra takipleri sonucu yüksek miktarlarda kesintiler olduğu, geriye kalan çok küçük meblağdaki bir gelirle davacının kendi yaşamını asgari ölçüde de olsa idame ettirmesinin imkansız hale geldiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, aylık 500 TL olan iştirak nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 250 TL"ye indirilmesine, nafakanın her yıl 15 ocak tarihinden itibaren %15 oranında arttırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 331. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi halinde hakim nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. Bu bağlamda; nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabilir. Sözleşmede, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden bozulacak olursa sözleşme koşulları değişen maddi koşullara uyarlanır. Buna göre, sözleşenlerin eğer gelişmeleri baştan kestirebilselerdi, sözleşmeyi bambaşka koşullarla kurmuş olacakları söylenebiliyorsa, ayrıca beklenmeyen gelişme yüzünden sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla olduğu gibi katlanmak taraflardan biri için özveri sınırının aşılması anlamına geliyorsa, yasal ve sözleşmesel risk dağılımı çerçevesinde taraflardan sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla bağlı kalmaları beklenemiyorsa, sözleşmeye hakimin müdahalesi gündeme gelebilir.
Ancak sözleşme ile kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın, yasada aranan şartlar gerçekleşmeden tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemek hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arzeder.
Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen ya da karşı tarafın mali durumunun iyi olduğunu ve geçinmek için nafakaya ihtiyacı olmadığını bilen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk, dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; tarafların, 05.05.2011 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı olarak boşandıkları, taraflarca imzalanan protokolün 2. maddesinde davacının, müşterek çocuk için her yılın nisan ayında 100 TL artırılmak üzere aylık 500 TL iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiği, anılan protokolü onaylayan mahkemece, velayeti davalıya verilen müşterek çocuk lehine aylık 500 TL iştirak nafakasına ve nafakanın her yılın Nisan ayında 100 TL artırılmasına hükmedildiği, boşanmadan sonra yeniden evlenen davacının dava dilekçesinde Kapalıçarşı"da deri üzerine faaliyet gösteren bir işletmesinin bulunduğu bildirdiği, yine dilekçe ekinde sunduğu belgelerden emekli aylığından almış olduğu ev nedeniyle tüketici kredisi kesintisi yapıldığı, ayrıca kolluk aracılığı ile yapılan incelemeden; aylık gelirinin 2.000 TL civarında olduğu ve kendine ait evde oturduğu, ev hanımı olup yeniden evlenen davalının ise ekonomik durumunda boşanmadan sonra olağanüstü bir değişiklik olmadığı, iş bu davanın ise 30.01.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece; boşanmadan sonra geçen süre, müşterek çocuğun büyümesi nedeniyle ihtiyaçlarında meydana gelen artış ve özellikle nafakaya hükmedildiği tarih ile dava tarihi arasında tarafların ekonomik ve sosyal durumlarından nafakanın indirilmesini gerektirecek oranda bir değişiklik olduğunun ispat edilememiş olduğu gözetildiğinde; iştirak nafakasına yönelen indirme isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, mahkemece; artış şartı ile iştirak nafakasının dava tarihinde aylık 600 TL"ye ulaşmış olduğu gözetilmeksizin, iştirak nafakasının aylık 500 TL olduğunun kabulü ile 250 TL"ye indirilmesine karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.