Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/8085
Karar No: 2020/890
Karar Tarihi: 20.02.2020

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/8085 Esas 2020/890 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/8085 E.  ,  2020/890 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili ile asli müdahil Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı Hazine vekili, davalı gerçek kişi adına tapuda kayıtlı olan ...köyü 528 parsel sayılı 5692.76 m² yüzölçümündeki taşınmazın öncesinin orman olduğunu, orman ve 2/B madde uygulama sahasında kaldığını belirterek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tescilini istemiştir.
    Mahkemece, dava konusu parselin orman sınırları içinde kalan ve kalmayan bölümlerinin kadastro mahkemesinin 1990/8-10 sayılı kararı ile belirlendiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, davacı Hazine ve davanın ihbar edildiği Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18.01.2007 tarihli ve 2006/16598 E. -2007/324 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararlarında özetle; "1- Orman Yönetiminin temyiz itirazları yönünden ;
    Orman Yönetimine husumet yöneltilerek dava açılmamış ve Orman Yönetimi harcını vererek davaya katılarak taraf sıfatı da almamış, yargılama sırasında davanın ihbar edilmesi nedeni ile davada yer almıştır. Yargılama sonuçlanıncaya kadar her zaman harçlı dilekçe ile Orman Yönetiminin davaya katılması mümkün olduğundan bu aşamada taraf sıfatı bulunmayan Orman Yönetiminin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
    2- Davacı Hazinenin temyiz itirazları yönünden;
    Yörede 1970 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında dava konusu 88 sayılı parsel 16.520 m2 yüzölçümünde Şubat 1339 tarih 64 nolu tapu kaydı ve gittileri revizyon gösterilerek ... ve arkadaşları adına tesbit edilmiş, Orman Yönetimi 11.05.1973 tarihinde açtığı dava sonucu kadastro mahkemesinin 13.12.1974 gün 1973/87-476 sayılı karar ile dava ret edilmişse de, davacı ... Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 11.09.1977 gün 1976/11195-5544 sayılı kararı ile "dayanak tapu kaydının iki sınırlı ve genişletilmeye elverişli olduğu, miktarı itibarı ile geçerli olacağı, ayrıca orman mühendisi ile uygulama yapılması gerektiği 766 sayılı Kanunun 54. maddesi gözönünde bulundurularak araştırma yapılıp gerçek hak sahibi adında tescil kararı verilmesi" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda kurulan 01.06.1988 gün 1981/1-50 sayılı hüküm yine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 11.09.1989 gün, 1988/10906-11724 sayılı ilamı ile "çekişmeli taşınmazın 5616 m2"lik bölümünün kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı saptandığından bu bölümün orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuş ve son olarak aynı mahkemenin 11.04.1990 gün 1990/8-10 sayılı kararı ile 88 sayılı parselin 5616 m2"lik bölümün orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline dair verilen hüküm kesinleşmesi üzerine, 88 sayılı parsel ifraz edilerek orman sınırları içinde kalan 5616 m2"lik bölüm 529 parsel sayısı ile orman niteliği ile Hazine adına, orman sınırları dışında kalan 5952.76 m2"lik alan 528 sayılı parsel ve 4951.24 m2"lik alan da 530 sayılı parsel olarak gerçek kişiler adına tapuya tescil etmiştir.
    Bu dosyada yapılan yargılamada uzmanlığına başvurulan orman ve fen bilirkişileri sözkonusu kadastro mahkemesi kararının doğru olarak uygulandığını, 88 parselde 2/B madde uygulamasının yapılmadığını, 1939 yılında yapılarak kesinleşen orman sınırları içinde kalan bölümün 529 sayılı parsel olarak orman niteliği ile Hazine adına tescil edildiğini dava konusu 528 sayılı parselin kadastro mahkemesinin 1990/8-10 sayılı kararı ile belirlenen 1939 tahdidinin dışında olduğunu, 1987 yılında yapılan aplikasyon ve 2/B madde çalışmalarında da 1939 tahdidinde olduğu gibi orman sınırları dışında bırakıldığını, 2/B madde uygulamasına konu edilmediğini açıklayarak rapor ekinde orman tahdit noktalarını gösteren kroki sunmuşlar, mahkemede bu rapor ve kroki esas alınarak hüküm kurulmuşsa da, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Kadastro mahkemesinin 14.04.1990 gün 1990/8-10 sayılı dosyasında orman yönetimi tarafından tesbit maliklerine karşı açılan dava sadece yörede 1939 yılında yapılarak kesinleştiği anlaşılan orman kadastro çalışmasına yönelik olarak açılmış, kesinleşen orman sınırları içinde ve dışında kalan bölümler belirlenerek sadece 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1939 yılında yörede yapılan orman kadastro çalışması göz önüne alınarak hüküm kurulmuştur. Yargıtay bozma kararında o tarihte yürürlükte bulunan 766 sayılı Kanunun 54. maddesi gözönünde bulundurularak gerçek hak sahibi adına tescil kararı verilmesine işaret edildiği halde, 10.10.1987 tarihli 3402 Sayılı Yasa 766 sayılı Kanunu yürürlükten kaldırdığı ve bu kanunun 30/2. maddesi gerçek hak sahibi adına tescil konusunu üç halde sınırladığı için, kadastro mahkemesi başka bir araştırma yapmadan sadece 1939 tahdidini uygulayarak karar vermiştir.
    Kural olarak, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde daha önce kesinleşmiş orman kadastrosu var ise, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanmasıyla çözümlenir. Ancak orman kadastrosu 4785 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce yapılmışsa, 3116 sayılı Kanun sadece Devlet ormanlarının kadastrosunun yapılacağını öngördüğünden, 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan orman kadastrosu sınırı dışında bırakılan taşınmazların orman olup olmadığını belirlemekte yetersiz kalır. Bu halde, taşınmazın orman olup olmadığının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiştir.
    Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, kadastro mahkemesinin 1990/8-10 sayılı kararının taraf ve sebep birliği bulunmaması nedeniyle, Hazine yönünden kesin hüküm oluşturmayacağı gözönünde bulundurulmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır." denilmiştir.
    Birleşen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/ 134 Esas sayılı dosyasında davacı Hazine vekili, ..., ... köyü, ... mevkii 530 sayılı parselin 2/B madde uygulaması ile orman sınırı dışına çıkarılan yerlerden olduğu iddiasıyla davalı adına kayıtlı tapunun iptalini ve Hazine adına tescilini istemiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, çekişmeli taşınmazın öncesini oluşturan 88 sayılı parsel hakkında Orman Yönetimince kadastro tesbitine itiraz edilmesi üzerine ... Kadastro Mahkemesinin 1990/8-10 sayılı kararı ile taşınmazın kısmen (dava dışı 529 sayılı parselin) orman sınırı içinde, kısmen de orman sınırı dışında kaldığı ve 2/B uygulaması yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05.02.2008 tarihli ve 2007/16271 E. - 2008/1769 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararlarında özetle; "Çekişmeli taşınmazın öncesini oluşturan ... Köyü 88 sayılı parselin ... Kadastro Mahkemesinde görülen 1990/8-10 sayılı dava sonucunda verilen kararla 528, 529 ve 530 parsellere ayrıldığı, 530 sayılı parselin ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/754 E. - 2007/71 K. sayılı dosyada dava konusu edildiği, 529 sayılı parselin 5616 m² yüzölçümüyle orman niteliği ile Hazine adına tescil edildiği, 528 sayılı parselin ise, 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/849 sayılı dosyasında davaya konu edildiği anlaşılmaktadır. Taşınmazların öncesinin bütün olduğu ve davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerinin esasını etkilemesi kaçınılmaz olacağından, H.U.M.K."nun 45. maddesi uyarınca davaların birleştirilerek görülmesi gerekir.
    Ayrıca Kadastro Mahkemesinin 14.04.1990 tarihli ve 1990/8 E. - 10 K. sayılı dosyasında Orman Yönetimi tarafından tesbit maliklerine karşı açılan davanın, sadece yörede 1939 yılında yapılarak kesinleştiği anlaşılan orman kadastro çalışmasında orman olarak sınırlandırılan alanlara yönelik açıldığı; kesinleşen orman sınırları içinde ve dışında kalan bölümler belirlenerek sadece 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1939 yılında yörede yapılan orman kadastro çalışması gözönüne alınarak hüküm kurulduğu, Yargıtay bozma kararında o tarihte yürürlükte bulunan 766 sayılı Kanunun 54. maddesi gözönünde bulundurularak gerçek hak sahibi adına tescil kararı verilmesine işaret edildiği halde, 10.10.1987 tarihli 3402 sayılı Kanunun 766 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırdığı ve bu Kanunun 30/2. maddesi, gerçek hak sahibi adına tescil konusunu, üç halde sınırladığı için, kadastro mahkemesi başka bir araştırma yapmadan sadece 1939 tahdidini uygulayarak karar verdiği, kural olarak; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde daha önce kesinleşmiş orman kadastrosu var ise, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanmasıyla çözümlenir. Ancak, orman kadastrosu, 4785 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce yapılmışsa, 3116 sayılı Kanun sadece devlet ormanlarının kadastrosunun yapılacağını öngördüğünden, 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan orman kadastrosu sınırı dışında bırakılan taşınmazların orman olup olmadığını belirlemekte yetersiz kalır. Bu halde; taşınmazın orman olup olmadığının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği, 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanların Devletleştirildiği, mahkemece; eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi, 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumunun saptanması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, 528 ve 530 sayılı parsellere ait dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonucu, dava konusu taşınmazların kesinleşen orman tahdit hattı dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; Hazine ve Orman Yönetimince temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 30.12.2010 tarihli ve 2010/16521 E. - 17180 K. sayılı kararı ile ikinci defa bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece bozma kararına uyularak, eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporlarıyla, çekişmeli 528 sayılı parselin 1939 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda, orman sınırları dışında bırakıldığı, 1954 ve 1972 yılı memleket haritalarında; yeşil alanda, 1997 ve 2005 yılı memleket haritalarında ise kısmen yeşil alanda kaldığı, 1954 hava fotoğraflarında; yeşil alanda, 1993 hava fotoğraflarında kısmen yeşil alanda kaldığı, eğimin % 40-50 olduğu, üzerinde meşe, ıhlamur, akasya gibi orman ağaçları ile emekle yetiştirilmiş süs ve meyve ağaçları bulunduğu belirlenmiş, çekişmeli 530 sayılı parselde keşif yapılmamış ve 530 sayılı parselle ilgili rapor düzenlenmemiş, bu eksikliğin giderilmesi istendiğinde, bilirkişi Orman Yüksek Mühendisi Mesut Hasdemir tarafından düzenlenen raporda çekişmeli 530 sayılı parselin 1957
    memleket haritasında yeşil ile renklendirildiği, 1972 memleket haritasında tamamen, 1997 ve 2005 memleket haritalarında kısmen yeşil alanda kaldığı, 1954 hava fotoğrafında; yeşil alanda, 1993 hava fotoğrafında yine kısmen yeşil alanda kaldığı, 26.11.2010 tarihli ek raporda da, ekli 2005 ve 2008 yıllarına ait uydu görüntüleri ile orman kadastro paftalarının çakıştırıldığı krokilerde görüleceği gibi 530 sayılı parsel ile 529 sayılı parsel arasından karayolu geçtiği, keşfin yapıldığı tarihte 530 sayılı parselin tamamının sürülü olduğu, topak yapısı olarak orman toprağının tipik özelliği olan ölü örtü ve orman vejetesyonuna ait kök, dal vb. organik madde artıklarının yer almadığı, sadece parsel sınırlarına yakın ve sıra halinde meyve ve süs bitkilerinin yer aldığı, doğu ve güney batı sınırında benzer nitelikte taşınmazların bulunduğu, ortalama eğimin % 5-10 olduğunun belirlendiği, 530 sayılı parselin kuzeyinde yer alan 529 sayılı parselin orman arazisi oldu, 528 sayılı parselin ise, ortalama eğiminin % 40-50 olduğu, meşe ıhlamur, akasya gibi orman ağaçları bulunduğu, emekle yetiştirilmiş süs ve meyve ağaçları bulunduğu, ayrıca parsel içinde bir konutun bulunduğu belirlenmişse de, çekişmeli parsellerin, 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre hiç bir merasime gerek kalmadan devletleştirilen orman alanlarından olup olmadığı yönünde görüş bildirmemişlerdir.
    Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18.01.2007 tarihli ve 2006/16598 E. - 324 K. sayılı bozma kararı taraflarına tebliğ edilip, karar düzeltme yolu kullanılmadığından, mahkemece hükmüne de uyulmakla davanın tarafları yönünden usulî kazanılmış hak oluşmuştur.
    Bu nedenle; çekişmeli 528 ve 530 sayılı parsellerden ifraz edilen 529 sayılı parselin, yörede 1939 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidinde orman sınırları içinde, 528 ve 530 sayılı parsellerin ise dışında kaldığı yönünde taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, çekişmeli 528 ve 530 sayılı parsellerin 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre Devletleştirilen ormanlardan olup olmadığına ilişkindir. Bu nedenle;
    1) Bozma kararına uyularak yapılan araştırma, inceleme ve keşif sonucu çekişmeli 528 sayılı parselin, hem öncesi hem de eylemli durumu itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiğine ve hükmüne uyulan bozma kararı tarafları için usulî kazanılmış hak oluşturacağından, çekişmeli 528 sayılı parselin devletleştirilen orman alanı olduğu kabul edilerek, bu parsele ilişkin davanın kabulüne, tapu kaydının iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmelidir.
    2) Çekişmeli ... Köyü 530 sayılı parselde keşif yapılmışsa da, bitki örtüsü toprak yapısı ve çevresi incelenmediğinden, mahkemece daha önce dosyaya getirtilmiş bulunan 1957, 1972, 1997, 2005 yılı memleket haritaları, 1954 hava fotoğrafları ve 1993 hava fotoğrafları ile dosyaya getirtilen en eski tarihli amenajman planları, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte uygulanmak suretiyle; çekişmeli ... Köyü 530 sayılı parselin, bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; 530 sayılı parselin toprak yapısı, bitki örtüsü, üzerindeki ağaç ve ağaçcıkların sayısı, kapalılık oranı ve hâkim bitki örtüsü, parselin çevresi detaylı olarak saptanmalı ve fen bilirkişinin krokisinde işaretlettirilmeli, orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritalarının ve hava fotoğraflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli 530 sayılı parselin konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde 530 sayılı parselle ilgili bir karar verilmelidir" denilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava konusu taşınmazların 2/B alanında kaldığı gerekçesiyle 6292 sayılı Kanun uyarınca davanın reddine, davalı taşınmazların tapu kayıtlarına konulan 2/B şerhinin kaldırılmasına karar verilmiş, hükmün davacı Hazine ve müdahil Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10/02/2014 tarih ve 2013/9379 - 2014/1490 E.K. sayılı ilamı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin, 10/02/2014 tarih ve 2013/9379 - 2014/1490 E.K. sayılı kararında özetle; ” İncelenen dosya kapsamına göre, mahkemece, dava konusu taşınmazların 2/B"lik alanda kaldığı kabul edilerek, 6292 sayılı Kanun gereğince davanın reddine karar verilmiştir. Dava, 2/B iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup; mahkemece yapılan keşif ve keşif sonrası alınan bilirkişi raporlarıyla taşınmazların orman sınırları dışında kaldığı ve 2/B uygulamasına konu olmadığı anlaşıldığından, mahkemenin gerekçesi yerinde değildir. Dairenin önceki bozma kararlarında, taşınmazların her ne kadar eski tarihli belgelerdeki durumunun araştırılarak karar verilmesi istenmiş ise de, 4785 sayılı Kanuna göre, taşınmazların orman olduğu iddiasıyla açılmış bir dava bulunmadığından ve hukuk hâkimi dava dilekçesindeki taleple bağlı bulunduğundan, işin esasına girilerek ve taleple bağlı kalınarak bir karar verilmesi gerekirken, 6292 sayılı Kanun gereğince davanın reddine karar verilmesi doğru değildir."" denilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyularak, mahkememizin 2007/255 E. sayılı asıl davası bakımından davacının ve asli müdahilin davasının reddine, birleşen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/134 E. sayılı dosyası bakımından davacının ve asli müdahilin davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili ile asli müdahil Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp, nitelik kaybı nedeniyle 2/B uygulaması ile Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazların tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1939 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 15.05.1987 tarihinde ilân edilerek dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1970 yılında kesinleşmiştir.
    Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden ve 7139 sayılı Kanununun 33. maddesi uyarınca Orman Yönetiminden harç alınmasına yer olmadığına 20/02/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi