3. Hukuk Dairesi 2014/17118 E. , 2015/3382 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BODRUM 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2014
NUMARASI : 2009/136-2014/175
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Hükmün duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 03.03.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; davalı ve vekili gelmedi. Karşı taraf davacı vekili Av. Murat Küçük geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, işin incelenerek karara bağlanması için, saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden; belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçcesinde; tarafların müşterek murislerinin 03.02.2008 tarihinde öldüğünü, davacı ve davalıdan başka mirasçısı bulunmadığını; murisin, davalı ile müşterek banka hesabındaki payını ölümünden sonra; davalının, bankadan çektiğini; bunun, ¾"ünün davacıya ait olduğunu ileri sürerek; şimdilik, 7.000 TL"nin (ıslah ile 42.399.98 TL anapara ve 20.264.11 TL faiz olmak üzere toplam 62.664.09 TL"nin) tahsiline karar verilmesini; ayrıca, banka hesaplarında bulunan ve henüz çekilmeyen payının 3/4"ünün davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, bankadaki paranın davalının evinin satılması sonucu ortak hesaba yatırıldığını, davacının hakkının bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; henüz, murisin banka hesaplarından çekilmemiş paraya ilişkin davacı talebi tefrik edilmiş; murisin ortak hesabında davalı tarafça çekildiği iddia olunan ve bilirkişi raporunda belirtilen 35.601.86 TL"nin ise, 04.02.2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü taraf vekilleri temyiz etmektedirler.
Somut olayda; davalı vekili, 18.04.2013 tarihli dilekçesi ile, ıslah ile arttırılan kısım yönünden davacının talebinin zamanaşımına uğradığını savunmuş; bu yönüyle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı tarafın, ıslah dilekçesine karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def"i hakkında, olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bundan ayrı, HUMK.nun 388.maddesinin 3 ve 5.bentleri hükümlerine (HMK.nun 297/1-c md) göre; mahkeme kararlarının asgari olarak, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli şahıslar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri göstermeleri zorunludur. Yine, Anayasanın 141/3.maddesine göre tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması amir hükümdür.
Karardaki gerekçe sayesinde, taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK.nun 427.(HMK.nun 361.md) maddesine uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında; ancak, bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilir. Diğer bir deyişle, Yargıtay denetimi, ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
Mahkeme kararının gerekçesinde, yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir hüküm mevcut olmadığından, verilen karar bu yönden de usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir.
Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.