3. Hukuk Dairesi 2014/17418 E. , 2015/3394 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 17. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2014
NUMARASI : 2013/157-2014/238
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen 03.03.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı vekili Av. O.. S.. geldi. Karşı taraf adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacının, yapmakta olduğu inşaatın boya işlerini yapması için davalı ile anlaştığını, 50.000 TL işçilik bedeli karşılığı olarak, eşine ait taşınmazı davalıya devrettiğini, davalının, davacı aleyhine işçi alacaklarının tahsili amacı ile dava açtığını, mahkemece alacakların tahsiline karar verildiğini beyan ederek; taşınmaz bedeli olarak, şimdilik 10.000 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında; açılan davanın haksız olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davacının iddiasını yazılı deliller ile ispat edemediği, davalının tanık dinletilmesine muvaffakat etmediği, somut olayda yemin teklif etme imkanının da bulunmadığı gerekçesi ile; davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davalı tarafından davacı aleyhine, Ankara 13.İş Mahkemesinin 2011/449 Esas sayılı dosyası üzerinden ihbar, kıdem ve eksik ücret alacaklarının tahsili amacı ile dava açıldığı; mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve verilen kararın temyiz edilmesi üzerine, halen Yargıtay incelemesinde olduğu anlaşılmıştır.
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş olan istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. 1479 sayılı Kanunun 70. maddesinde, “Bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verildiği gibi; davanın açıldığı 25.03.2013 tarihi itibariyle ve halen yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasanın 101. maddesinde uyuşmazlığın çözümünün, iş mahkemelerinin görevine girdiği belirtilmiştir.
Somut olayda; mahkemenin görevini belirlerken, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında, işçi işveren ilişkisinin bulunması halinde, davanın iş mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerekecektir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin bir husus olup, taraflarca ileri sürülebileceği gibi, mahkeme tarafından da res"en dikkate alınabilir.
Kural olarak; bir davada hüküm verilmesi, başka bir davada incelenmekte ve kesin olarak karara bağlanacak bir hukuki durumun mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise, mahkeme, o davanın sonuçlanmasını beklemek üzere yargılamayı erteleyebilir. Davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde, iki dava arasında bağlantı var sayılır ve biri diğeri için bekletici mesele yapılır.
Taraflar arasındaki, Ankara 13. İş Mahkemesinin 2011/449 Esas ve 2013/843 Karar sayılı dosyasında, davacı ve davalı arasındaki ilişkinin işçi işveren ilişkisi olduğu kabul edilerek, dava bu mahkemede görülmüştür. Dosya halen temyiz incelemesinde bulunduğu için, Yargıtay ilgili dairesi tarafından, iş mahkemesinin görevine ilişkin bir bozma yapılmaması durumunda, taraflar arasındaki işçi-işveren ilişkisi, dava konusu olay için de kesin hüküm niteliğini kazanacaktır.
Bu durumda da, davanın eldeki davanın görüldüğü asliye hukuk mahkemesi tarafından, iş mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmesi gerekecektir.
Öyle ise, mahkemece; bu ilkeler gözetilerek, Ankara 13. İş Mahkemesinin 2011/449 Esas ve 2013/843 Karar sayılı dosyasının kesinleşmesini bekletici mesele yapılarak, bu davanın sonucuna göre, öncelikle görev hususunun halledilmesinden sonra, eğer mahkeme görevli ise işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.