16. Hukuk Dairesi 2018/2896 E. , 2018/4302 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 152 ada 9 parsel sayılı 20.432,89 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, vergi kaydı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve satın almaya dayanılarak davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ... ve arkadaşları, çekişmeli taşınmazın bir bölümünün kök muris ...’den kaldığını ve mirasçılar arasında taksim edilmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmışlardır. Yargılama sırasında davacı ..., kök muris ...’nin terekesine temsilci olarak atanmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen çekişmeli taşınmaz bölümünün davacıların kök murisi ...’den kaldığı ve mirasçılar arasında yapılan taksim sonucunda murisin oğlu ...’ye isabet ettiği, mirasçı ...’nin de taksimen kendisine isabet eden bu taşınmaz bölümünü davalıya satarak zilyetliğini devrettiği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, kadastro tutanağında, çekişmeli taşınmazın evveliyatı itibariyle ... Mevkii 1977 tarih ve 44/3 sayılı vergi kaydı uyarınca davalının murisi ...’e ait olduğu, önce 1960 yılında ...’e, daha sonra da 1987 yılında ...’e satılarak zilyetliğinin devredildiği belirtilmiştir. Buna karşılık keşif sırasında dinlenen tanık ve yerel bilirkişiler, çekişmeli taşınmazın evveliyatı itibariyle davacıların kök murisi ...’ye ait olduğunu, mirasçılar arasında yapılan taksim sonucunda murisin oğlu ...’e isabet ettiğini, ...’in de taşınmazı davalıya satarak zilyetliğini devrettiğini beyan etmişlerdir. Kadastro tutanağının edinme sebebi kısmında yeralan açıklamalar ile keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişi beyanları arasında açık çelişki bulunmasına rağmen mahkemece bu çelişki üzerinde durulmamış, tespit bilirkişilerinin hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulmamış, tespite esas vergi kaydı ilgili kurumdan getirtilerek yöntemine uygun şekilde mahalline uygulanmamıştır. Öte yandan mahkemece, çekişmeli taşınmazın kök muris ... mirasçıları arasında taksim edildiği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan taksim araştırması da yetersiz olup, kök murisin terekesinin murisin ölüm tarihinden sonra tüm mirasçıların katılımıyla yöntemince taksim edilip edilmediği, taksim neticesinde hangi mirasçı ya da mirasçılara miras paylarına karşılık olarak terekeden hangi menkul ya da gayrimenkullerin verildiği ayrıntılı ve somut şekilde saptanmamış, keşifte dinlenilen bilirkişi ve tanıkların beyanlarının yetersiz, soyut ve gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu gözetilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik ve yetersiz bir incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle, davacıların ortak miras bırakanı ...’nin terekesine dahil olup, kadastro sonucunda muris ya da mirasçıları adına tespit ve tescil edilen dava dışı başka taşınmaz mallar bulunup bulunmadığı hususu ayrıntılı şekilde araştırılmalı, varsa sözü edilen taşınmazların tapu kayıtları, kadastro tespit tutanakları ve dayanakları belgeler ile davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, murisin terekesine dahil menkul mallar bulunup bulunmadığı araştırılarak, bulunmakta ise nitelikleri, adetleri ve değerleri belirlenmeli, dava konusu taşınmazın kadastro tespitine esas vergi kaydı ile çekişmeli taşınmaz bölümüne komşu taşınmazların kadastro tespit tutanakları ve varsa dayanakları getirtilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile bir fen bilirkişisinin katılımıyla keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte öncelikle kadastro tespitine esas vergi kaydının yöntemine uygun şekilde mahalline uygulaması yapılarak kapsamının belirlenmesine çalışılmalı, vergi kaydında yazılı sınırlar yerel bilirkişilere tek tek okunarak bu sınırların zemin üzerinde gösterilmesi istenilmeli, yerel bilirkişilerin gösteremediği sınırların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ve vergi kaydının kapsadığı alanı gösterir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın evveliyatı itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne kadar süredir ve ne sıfatla kullanıldığı, çekişmeli taşınmazın evveliyatının davacıların kök murisi ...’ye ait olması halinde ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun şekilde bir paylaşım yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise dava konusu taşınmazın hangi mirasçı ya da mirasçılara isabet ettiği, diğer mirasçı ya da mirasçılara miras paylarına karşılık menkul yada gayrimenkul olarak terekeden ne verildiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeli, yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile tespit tutanağı içeriğinin çelişmesi halinde hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında tespit bilirkişilerinin tümü taşınmaz başında dinlenilerek çelişki giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri komşu parsellerin kadastro tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, mirasçılar arasında benzer sebeplerle açılmış olup halen görülmekte olan veya sonuçlanarak kesin hükme bağlanmış davalar varsa dava dosyaları getirtilmeli ve bu dosyalarda mevcut kanıtlar ile verilen hükümler delillerin değerlendirilmesi aşamasında gözönüne alınmalı, yine muris ...’nin terekesine dahil olan dava dışı taşınmazların tespit tutanakları içeriklerinde paylaşma olgusuna yerverilip verilmediği yönü üzerinde durulmalı, uyuşmazlığın niteliğine göre deliller değerlendirilirken paylaşmada her bir mirasçıya eşit yüzölçümde ve eşit verimlilikte taşınmaz ya da ekonomik yönden aynı parasal değerde menkul mal isabet etmesinin paylaşmanın koşulu olmadığı gözönünde tutulmalı, taksim neticesinde bir mirasçıya miras payına karşılık olarak menkul mal verilmiş ise niteliği ve adedi somut şekilde belirlenmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de, dava, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen bölümüne yönelik olmasına ve bu bölümün keşfen saptanan değeri üzerinden eksik harç ikmal edilmesine rağmen, çekişmeli taşınmazın tamamının değeri üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 25.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.