3. Hukuk Dairesi 2015/1089 E. , 2015/3568 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/09/2012
NUMARASI : 2012/20-2012/513
Taraflar arasındaki Satıcının Hakem Kurulu Kararına itiraz davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 2011639 no"lu elektrik tesisatına ilişkin mesken abonesi olduğunu, tahakkuk ettirilen fatura bedellerini ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, takibin devamını sağlamak amacıyla Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı"na itirazın iptali istemi ile başvurulduğunu, hakem heyetince “itirazın iptali talebinin Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin görevi kapsamında bulunmadığı, mahkemenin incelenmesi gerektiği” gerekçesiyle reddedildiğini öne sürerek, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; dosya kapsamına göre, davalının borçtan sorumlu tutulamayacağı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin itirazın iptali davasına bakıp bakamayacağına ilişkindir.
İcra ve İflas Kanunu"nun 67. maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde “mahkemeye” başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre red veya hükmolunan meblağın %40"ından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.” hükmü yer almaktadır.
Ayrıca, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 12/10/2005 gün, 2005/19-528 Esas, 2005/568 Karar sayılı ilâmında da vurgulandığı üzere; itirazın iptali davası İcra ve İflas Hukukunun kendine özgü kuralları içinde açılır ve özellikle icra hukuku ile sıkı sıkıya bağlıdır Bu nedenledir ki; İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davası, açılış şekli, süresi ve doğurduğu hukukî sonuçlar bakımından alacak (tahsil) davasından farklılıklar içermektedir.
İtirazın iptali davası; takip alacaklısı tarafından süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olan takip borçlusu aleyhine açılır; davacısı alacaklı, davalısı ise takip borçlusudur.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre itirazın iptali davası açılabilmesi için; İlâmsız takip yapılmış olması, Borçlunun bu takibe itiraz etmesi, Alacaklının, itirazın kaldırılması için İcra Tetkik Merciine başvurmaması, İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, (1) yıl içinde “mahkemeye” başvurmuş olması, yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Görüldüğü üzere; davanın açılabilmesi koşulu süreye bağlanmıştır. Maddede öngörülen bu bir yıllık yasal süre “hâkim” tarafından resen gözetilmeli; itirazın iptali davası bu bir yıllık süre içinde açılmamış ise sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmelidir.
Alacaklı bir yıl içinde itirazın iptali davası açmazsa, yaptığı ilâmsız takip düşer, bir yıllık süreyi geçiren alacaklının, genel hükümlere göre alacağını dava etme hakkı saklıdır (İİK. 67/IV) Yani alacaklı alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece, genel mahkemelerde bir alacak (tahsil) davası açabilir. Ancak, alacaklının açacağı bu alacak (tahsil) davası sonucunda alacağı ilâm ile düşmüş olan icra takibine devam edilmesini isteyemez; ancak bu ilâma dayanarak ayrıca ilâmlı icra takibine girişebilir.
İtirazın iptali davası bir yıl içinde açılmakla, derdest olan ve itiraz ile durmuş olan icra takibi iptal edilmiş olmaz; takip durmaya devam eder. Bu durumda, davayı kazanan alacaklı, “mahkemeden” alacağı ilâm ile, itiraz üzerine durmuş olan ilâmsız takibe devam edilmesini istem, dolaysıylada haciz olanağı elde eder. Dava, devam ettiği sürece bir yıllık haciz isteme süresi işlemez. (İİK. 78/II)
İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı/borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse “mahkeme” bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır.
Mahkemece İtirazın iptali davasının sonucunda verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olarak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü içerecektir.
Zira davanın reddi kararında; durmaya devam eden takip verilecek red kararının kesinleşmesi ile iptal edilmiş olacaktır. Davanın reddi kararının kesinleşmesi ile takip konusu alacağın mevcut olmadığı kesin (hüküm) olarak tespit edilmiş olur. Alacaklı, aynı borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamaz. Davanın reddine karar veren “mahkeme”, alacaklının kötüniyetle icra takibinde bulunduğu ve itirazın iptali davası açtığı kanısına varırsa borçlu talep etmişse alacaklıyı borçluyu tazminat ödemeye (şartaları varsa kötüniyet) mahkum edecektir. İtirazın iptali davasının reddi kararı ile eğer varsa ihtiyati haciz de kendiliğinden hükümsüz kalır.
Somut olaya gelince; davacı taraf 2002/7. dönem dönem tahakkukundan kaynaklanan alacağın tahsili için davalı aleyhine takip başlatmıştır. Davalı tarafından takibe itiraz üzerine davacı, itirazın iptali amacıyla Tüketici Sorunları Hakem Heyetine şikâyette bulunmuştur. Tüketici Sorunları Hakem Heyeti ise; davacı tarafın italep ettiği “itirazın iptali talebinin” görevi kapsamında bulunmadığını açıklayarak, davacının şikâyetini reddetmiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında “itirazın iptali” davası incelendiğinde, takiple dolayısıyla İcra Hukukunun kendine özgü kuralları ile sıkı sıkıya bağlı kendine özgü bir dava türü olduğu, mevzuattaki düzenlemelerin “mahkeme” ve “hâkim” üzerine bina edildiği tartışmasızdır. Tüketici Sorunları Hakem Heyeti; 4077 sayılı kanunun uygulamasından doğan ve “tüketici işlemi” olarak tanımlanan uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla oluşturulmuştur.
Bunun dışında; Anayasa Mahkemesi 20/03/2008 tarih, 2006/78 Esas, 2008/84 Karar sayılı kararında; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 22/5. fıkrasıyla, belli bir miktarın altındaki tüketici işlemleri için Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurunun zorunlu olduğunu ancak “Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin, yargı işlevi yerine getiren bir kurul olarak düzenlenmediğinin, belli değerin altındaki uyuşmazlıklar için Tüketici Sorunları Heyetlerine başvurunun zorunlu olduğu ve Heyetlerin verecekleri kararların bağlayıcı nitelik taşıdığı belirtilmiş isede, bu kararları karşı (15) günlük süre içinde Tüketici Mahkemelerine itiraz edilebileceği, Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin yargı yetkisine sahip olmamakla birlikte, yasa koyucunun, bu Heyetlerin vermiş olduğu kararların yerine getirilmesi için etkili bir takip yolu olan ilâmlı icra yolunu kabul ettiğini, Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri kararlarının (mahkeme kararları gibi) ilâm niteliğinde bir karar olmayıp, kanunî düzenleme nedeniyle ilâmlar gibi infaz olunacağının gösterildiğini ve ilâmların yerine getirilmesi usulüne ait bir kural koyduğunu”,
Aynı Mahkeme 31/05/2007 tarih, 2007/53 Esas, 2007/61 Karar sayılı kararında da; “Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin (Başkan ve Üyelerinin); yargı organlarının ve mensuplarının Anayasada belirtilen niteliklere sahip olmaması nedeniyle bu heyetlerin mahkeme niteliğini taşımadığına”
Hükmetmiştir.
Hâl böyle olunca; İcra ve İflas Kanunu"nun 67. maddesinde, takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği ve Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin “mahkeme” niteliğini taşımadıklarıda dikkate alınarak; dava konusu uyuşmazlığın (itirazın iptali davasına bakma) Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin görevi kapsamında bulunmadığı kuşkusuz olup, mahkemenin davacının talebini bu gerekçeyle reddetmesi gerekirken, esasa girilerek farklı bir gerekçeyle ret kararı vermesinde isabet bulunmamakta ise de, hükmün gerekçesi bu şekilde düzeltilerek sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA, 27,70 TL onama harcının mahallinde alınmasına, 05.03.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.