9. Hukuk Dairesi 2015/7847 E. , 2016/1451 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, davalının zımmetine geçirdiği 10.000 $ bedelin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işveren vekili, davalı işçinin 2006 yılı başına kadar davacı şirketin mobilya mağazasında kasa görevlisi olarak çalıştığını, yılsonunda emeklilik durumunu bahane ederek işten ayrılma isteğini bildirdiğini, bunun üzerine tüm haklarının ödenmek suretiyle emekli olduğunu, ancak emekli olmadan önce şirketin eski müşterilerinden birinin vermiş olduğu sipariş için alınan 10.000 USD"Yİ zimmetine geçirdiğini, davalı hakkında 09/02/2005 tarih ve 2006/6598 HZ. numarası ile çalıştığı işyerinde hırsızlık suçundan şikayette bulunulduğunu belirterek, davalı işçinin işten ayrıldıktan sonra öğrenilen hırsızlık olayından önce kendisine yapılan 500 TL nakit ve 2.500 TL çek bedeli ödendiğinden bu bedellerin, işveren hırsızlık durumunu bilse idi iş akdini haklı olarak fesih edeceğinden, işverenin iş akdini haklı olarak fesih edebileceğinin tespiti ve buna ilişkin her türlü tazminat ve fazlaya ilişkin haklarının saklı saklı kalmak kaydıyla ve ayrıca davalının zimmetine geçirdiği 10.000 $ bedelin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işçi vekili, hiçbir şekilde işvereninin kesin talimatı gereğince ürün satış işlemleri yapmadığını ve müşterilerle bu konuda muhatap olmadığını, satış görevlisi yetki ve görevi dışında müşteri mağaza dışında para tahsil ettiğini, bu durumdan müvekkilinin haberi olmadığını belirterek, haksız ve hukuki mesnetten yoksun dava ve taleplerinin reddine, şahsiyet haklarına yönelik hukuka aykırı tecavüz nedeniyle tazminat ve şikayet haklarının saklı kalması kaydıyla yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, Asliye Ceza Mahkemesinin 06/03/2014 tarihli kararı ile davalı hakkındaki davanın delil yetersizliği sebebiyle beraatle sonuçlandığı, mahkemelerinde ve ceza davasında dinlenen tanık beyanları ve taraf beyanları beraberce değerlendirildiğinde davalının, davacı işyerinde kasa sorumlusu olarak çalıştığı, tahsilat konusunda yetkili kişinin davalı olduğu, isimli bir müşterinin davacı şirkete olan ödemesinin isimli şahsa yapılmasının talep edilmesi üzerine, ile telefonda konuştuğu ve bunun üzerine 10.000 USD"lik ödemeyi yaptığı, davalı ve aynı ortamda bulunduklarında parayı davalıya teslim ettiğini söylediğinin anlaşıldığı, Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasındaki kayıtların isimli müşterinin 10.000 USD’lik bir ödeme yaptığını ortaya koyduğu, bu paranın tarafından davalıya ve dolasıyla şirkete teslim edilmemiş olması halinde dahi tahsilat yetkilisinin davalı olması ve elden ödeme yapılmasının davalı ... tarafından istenilmiş olması nedeniyle oluşan şirket zararından davalının, ile birlikte sorumlu olduğu, bu nedenle de haksız olarak mal edinilen bu paradan dolayı davacının zararının, davalı ... tarafından karşılanması gerektiği, ..."in neden olduğu şirket zararı gözetildiğinde ise kıdem tazminatına hak kazanmayacağının kabul edilmesi gerektiği, davalının yaptığı icra takibi sonunda tahsil ettiği ve elden aldığı tutarla birlikte davacı şirketten 8.034 TL kıdem tazminatı karşılığının alınmış olduğu, ancak güveni kötüye kullanmış olması nedeniyle davacı yönünden haklı fesih sebepleri gerçekleştiğinden davalının kıdem tazminatına hak kazanmadığı, dolayısıyla ödenen kıdem tazminatının yersiz bir ödeme olduğu, gerekçesiyle yapılan 8.034 TL’lik kıdem tazminatı karşılığının davalıdan istirdadı ve 10.000 USD şirket zararının da davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
Öncelikle belirtmek gerekir ki, fesih hakkı tek taraflı bir irade beyanıdır ve karşı tarafa ulaşmakla sonuçlarını doğurur. İşçi iş sözleşmesini haklı nedenle veya yasal hakkı olan emeklilik nedeni ile sona erdiğinde kıdem tazminatına hak kazanır ve o zamana kadar haklı fesih hakkı olan işveren fesih hakkını kullanmamış ise kıdem tazminatını ödemesi gerekir. İşçinin haklı nedenle fesihten dolayı ödenen kıdem tazminatının, işçinin doğruluk ve bağlılığa uyamayan davranışları olduğu, bu nedenle sebepsiz ödendiği savunması dinlenmemelidir.
Somut uyuşmazlıkta davacıya kıdem tazminatı emeklilik nedeni ile iş sözleşmesini feshetmesi üzerine işveren tarafından ibraname düzenlenerek ödenmiştir. Ödenen kıdem tazminatının sebebi vardır ve işveren tarafından işçiden önce fesih hakkı kullanılmadığı için istenemez. Bu nedenle mahkemece kıdem tazminatının davalı işçiden geri alınmasına karar verilmesi hatalıdır.
Diğer taraftan davacı işveren davalı işçinin verdiği zarar nedeni ile ayrıca 10.000, USD zararının davalı işçiden tahsilini talep etmiştir. Burada işçinin zarar verdiğini davalı işveren kanıtlamalıdır.
Dosya içeriğine göre davacı işveren davalının müşteriden aldığı parayı zimmetine geçrdiğini iddia etmiş, bu konuda suç duyurusunda da bulunmuştur. Ancak davalının iddia edilen eylemleri yaptığı davacı tarafça ceza yargılamasının hiçbir aşamasında ispat edilemediği gibi, aynı davada sanık olarak yargılanan dava sonucunda ceza davasının şikayet yokluğu nedeniyle düştüğü, davalı ...’e verdiğini iddia ettiği parayı davalıya verdiğini ispat edemediği ve sonuçta davalı işçinin de güveni kötüye kullanmak suçundan mahkumiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesi ile beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde davacı işveren davalı işçinin zarar verdiğini de kanıtlayamamıştır. Açılan davanın reddi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.01.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.