21. Hukuk Dairesi 2015/20089 E. , 2016/2063 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, 27.08.2008 tarihinden sonraki Bağ-Kur sigortalılığının iptaline, 31.08.2012 tarihinden itibaren SSK"dan emekli aylığı bağlanmasına, biriken aylıkların faiziyle tahsiline, 6111 sayılı Kanun gereği yaptığı borç yapılandırmasının geçerli olduğuna, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı; 27.08.2008 tarihinden sonraki Bağ-Kur sigortalılığının iptali ile 31.08.2012 tarihinden itibaren SSK"dan yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesine, 6111 sayılı Yasa kapsamında yaptığı yapılandırmanın geçerli olduğunun ve prim borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile davacının 27.08.2008 tarihi ile dava tarihi arasındaki Bağ-Kur sigortalılığının iptaline, 6111 sayılı Yasa kapsamında yapmış olduğu borç yapılandırmasının geçerli sayılması gerektiğine, 01.09.2012 tarihi itibari ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine, bu tarihten itibaren davacıya ödenmesi gereken aylıkların yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine dair verilen ilk karar Dairemizin sayılı kararı ile; davacının 16.01.2006 tarihinde başlatılan Bağ-Kur sigortalılığının anılan çakışan sigortalılık esasları ve Yasa maddeleri gereğince 01.03.2011 tarihine kadar devam edeceği göz ardı edilerek sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu, davacının 16.01.2006 – 01.03.2011 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun kabulü ile 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerinin Birleştirilmesi Hakkındaki Kanun"un 8. maddesi de dikkate alınarak, davacının yaşlılık aylığı şartlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozma kararına uyan mahkemece son olarak davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar Dairemizin anılan bozma kararı ile davacının 16.01.2006 – 01.03.2011 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun kabulü ile sonuca gidilmesi belirtilmişse de; daire bozması sonrasında 04.04.2015 tarihli 6645 sayılı Yasa"nın 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen ve 23.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. madde ile davacı lehine düzenleme getirildiği ve lehe olan kanunun derhal uygulanması gerektiği açıktır.
Söz konusu yasal düzenlemeye göre; “ Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kurum"a kayıt ve tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. Sigortalılıkları durdurulanlardan bu Kanun"un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları bu maddenin yayım tarihini takip eden ay başı itibarıyla yeniden başlatılır ”.
Mahkemece yapılacak iş; uyuşmazlık konusunu 6645 sayılı Yasa"nın 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen ve 23.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. madde kapsamında değerlendirerek, davalı Kurum"dan; davacının 1479 sayılı Yasa kapsamında yaptığı prim ödemelerinin karşıladığı sigortalılık süresini sormak, 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını belirlemek, var ise sigortalılığı o tarih itibariyle durdurmak ve böylece davacının 1479 ( 5510 sayılı Yasa"nın 4/1-b maddesi ) ve 506 ( 5510 sayılı Yasa"nın 4/1-a maddesi ) sayılı Yasalar kapsamındaki sigortalılık sürelerini belirleyerek yaşlılık aylığı şartlarını yeniden değerlendirmekten ibarettir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
16.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.