Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/12307
Karar No: 2021/1127
Karar Tarihi: 10.02.2021

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/12307 Esas 2021/1127 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/12307 E.  ,  2021/1127 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Tapu İptali Ve Tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, vekil edeninin ... Mahallesi, 6233 ada 12 parselde kayıtlı evin maliki olduğunu, davalının dava konusu yerde oturmak suretiyle müdahale ettiğini, davalının müdahalesi de devam ettiğinden dava konusu taşınmazdan men"i ile vaki müdahalenin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, davacı ...’ın, davaya konu evi (viran haliyle) dava dışı ..."e satmak istediğini, satış bedeli olarak da 600.000 TL kararlaştırıldığını, ..."in bir şekilde parayı tamamlayıp ödediğini, tapu işleminin de yakın akraba ve güven nedeni ile ötelendiğini, davalı ...’nin 1980 yılından itibaren binayı kısmen tamir ettirip bir müddet kayınvalidesi ile oturduğunu, kayınvalidesinin 1986 yılında gelini olan davalı ..."ye bağışladığını, 1986 yılından bu yana hiçbir zaman mülkiyet konusunda ihtilaf olmayan ve bugüne kadar da kira vs. adı altında para ödenmeyen taşımazın, yenilemesi gerektiğinden bahisle davalı ...’nin, amcası olan davacıya 3 yıl kadar önce gidip binanın baştan sona elden geçmesi için büyük masraf gerektiğini, ileride tapu devredilmezse çok zora düşeceklerini söyleyip tapuyu devretmesini istediklerini, davacının ne masraf gerekiyorsa yap, demesi üzerine vekil edeninin binanın baştan sona yenilenmesi için maddi durumuna göre inşaata başladığını anılan nedenlerle davanın reddini, öncelikle 33 yıldır nizasız fasılasız malik sıfatıyla kullanılan taşınmazın tapu iptali ile vekil edeni Embiye adına tapuya tescilini, reddi halinde terdiden; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile yapmış olduğu masraf olan 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, yapılan yargılama neticesinde; hem asıl davanın hem karşı davanın reddine karar verildiği, verilen kararın davacı/karşı davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine davacı-karşı davalının dava konusu taşınmazın paydaşı olduğu, mülkiyet hakkına dayalı olarak el atmanın önlenmesi isteminde bulunduğu, bu durumda mülkiyet hakkına değer verilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçelerle davanın reddine karar verildiği gerekçesi ile Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 20/03/2017 tarihli ve 2014/20514 Esas, 2017/1298 Karar sayılı ilamı ile bozulması üzerine mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen karar davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Asıl dava; elatmanın önlenmesi, karşı dava tapu iptal tescil olmadığı takdirde bedelin tazmini isteklerine ilişkindir.
    Hemen belirtmek gerekir ki; T.C. Anayasası"nın 138 ve 141/3 maddeleri gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388/1-3. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/1-c. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
    Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
    Yasa"nın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Az yukarıda vurgulanan hususlar, Hukuk Genel Kurulunun 19.06.1991 tarihli ve E:323, K:391; 10.09.1991 tarihli ve E:281, K:415; 25.09.1991 tarihli ve E:355, K:440; 19.04.2006 tarihli ve E:2006/4-142, K:229; 05.12.2007 tarihli ve E:2007/3-981, K:936; 23.01.2008 tarihli ve E:2008/14-29, K:4; 19.03.2008 tarihli ve E:2008/15-278, K:254; 18.06.2008 tarihli ve E:2008/3-462, K:432; 21.10.2009 tarihli ve E:2009/9-397, K:453; 24.02.2010 tarihli ve E:2010/1-86, K:108; 28.04.2010 tarihli ve E:2010/11-195, K:238; 22.06.2011 tarihli ve E:2011/11-344, K:436 sayılı kararlarında da, benimsenmiştir. Nitekim, 07.06.1976 tarihli ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
    Somut olayda; davalı-karşı davacı tarafından harici satışa dayalı tapu iptal tescil olmadığı takdirde satış bedeli ve yapılan iyileştirme bedelinin tahsili talep edilmiş, mahkemece hiçbir gerekçe belirtmeksizin red kararı verilmiş olması doğru değildir.
    O halde mahkemece yapılacak iş; taraflarca sunulan tüm delilleri ile birlikte talepleri değerlendirmek, tarafları doyurucu, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasa"nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK"nin 297. (Mülga HUMK"un 381, 388 ve 389.) ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olmalıdır.
    SONUÇ: Davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazının yukarıda açıklanan nedenle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi