21. Hukuk Dairesi 2016/497 E. , 2017/5341 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işyerinde 16.04.1989-24.07.2006 tarihleri arasında geçen ve davalı tarafından eksik ve başka işyerlerinde bildirilen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmişse de varılan bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 17.10.2002- 31.07.2012 tarihleri arasında davalı işyeri ve başka işyerlerinden kısmi süreli bildirimlerinin olduğu, bildirimi yapılan işyerlerinden 1... sicil numaralı işyerleri dışındakilerin davalı işyeri ile bağlantılı olduğu, 1... sicil numaralı işyerlerinin ise davalı işyeri ile aralarında organik bağ olup olmadığının araştırılmadığı, davacının 12.09.2006 tarihinde doğum yaptığı, ... nolu davalı şirkete ait dönem bordrolarının gönderildiği, davacının 2009 ila 2012 yıllarına ait davalı işyerinden kendi adına gönderilen bir kısım dekontlar sunduğu, davacı, davalı ve bordro tanıklarının dinlendiği anlaşılmıştır.
1-Hizmet tespiti yönünden açılan davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30/06/1999 gün 1999/21-549-555- 03/11/2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davacının ihtilaflı dönemde sigortalı bildirimi bulunan tüm işyerleri ile davalı işyeri arasında organik bağ bulunup bulunmadığı araştırılmadan, hizmetlerinin hangi işyerinde geçtiği tespit edilmeden ve davacının doğum yapması nedeniyle çalışamayacağı süre dikkate alınmadan eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
Yapılacak iş, öncelikle dava dışı 1... sicil numaralı işyerlerinin ticaret sicil kayıtları, işyeri dosyaları ve dönem bordrolarının getirtilerek, işyerleri arasında organik bağ olup olmadığını tespit ederek, bordro tanıklarını dinlemek, gerek görüldüğü takdirde Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurarak sözkonusu dönemler içinde hangi işyerinde çalıştığı hususunun infazda tereddüt yaratmayacak şekilde kesin olarak belirlenmesi, tanıklara farklı işyerlerindeki çalışmaların da açıklatılması, davacının UYAP üzerinden incelenen nüfus kaydından 12.09.2006 tarihinde doğum yaptığı anlaşıldığından doğum yapması nedeniyle çalışamayacağı sürenin dikkate alınması, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir.
2-Ücret tespiti yönünden açılan davada davacı işçi, işyerinde muhasebe ve hesap işleri elemanı olarak asgari ücretin üzerinde çalıştığını ileri sürmektedir.
506 sayılı Yasanın 77. maddesinde prime esas gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek ücretin işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret göz önünde tutularak belirlenmesi gerektiği Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Nitelikli ve tecrübeli bir işçinin, yaptığı işin özelliğine göre asgari ücret üzerinden ücret alması, hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu durumun belirlenmesi halinde, işveren tarafından asgari ücret üzerinden düzenlenen belgelerin aksinin kanıtlanamayacağı düşünülemez. Tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Kanunun m.200 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmak sureti ile sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, ücretin tespitinde tanık beyanlarının esas alınamayacağı, ücretin yazılı belge ile ispatı gerektiği, davacının 2011-2012 yıllarına ait bir kısmında maaş ödemesi yazılı Finansbank dekont suretlerini sunduğu, mahkemece ilgili banka kayıtları incelenip dikkate alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, davacının maaşını aldığı banka davacıya sorularak davacı adına davalı işyerinden ödeme yapılıp yapılmadığı, ödemelerin hangi açıklama ile yapıldığı, maaş ödemesi olarak yapılan ödemelerin miktarı tespit edilerek kararı sadece davalılar temyiz ettiğinden davalılar lehine oluşan usuli müktesep hak göz önünde bulundurulmak suretiyle sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ...ye iadesine 13.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.