Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/14273
Karar No: 2018/12113
Karar Tarihi: 10.09.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/14273 Esas 2018/12113 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/14273 E.  ,  2018/12113 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ve davacılar tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ve tenkis isteklerine ilişkindir.
    Davacılar, ortak mirasbırakan ...’ın sağlığında tüm kazancını erkek evlatları olan davalılara tahsis ettiğini, 1176 parsel sayılı taşınmazdaki 96/216 payını 06/04/2007 tarihinde yapılan muvazaalı ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalılara temlik ettiğini, mirasbırakanın böyle bir sözleşme yapmaya hiçbir zaman ihtiyacı olmadığını, ... Sosyal Güvenlik Kurumu"ndan ve Türkiye"den emekli olduğunu, ölümüne dek eşi ile birlikte kendi konutunda oturduğunu, refah içinde yaşamını sürdürdüğünü, 875 ada 2, 224 ada 3 ve 1314 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar her ne kadar davalılar adına kayıtlı olsa da mirasbırakanın katkıları ile satın alındığını ileri sürerek, 1176 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkis hükümlerine göre işlem yapılmasına, diğer taşınmazların ise saklı payları oranında tenkisine, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 20.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin gerçek olduğunu, dava konusu diğer taşınmazların satın alınmasında mirasbırakanın katkısı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesi ile 1176 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, diğer taşınmazlar yönünden ise herhangi bir hüküm kurulmamıştır.
    Mirasbırakan ..."ın 16.04.2011 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak geriye davacı kızları ile davalı oğullarının kaldığı, mirasbırakanın 1176 parsel sayılı taşınmazdaki 96/216 payını 06/04/2007 tarihinde ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalılara temlik ettiği, dava konusu diğer taşınmazların ise davalılarca üçüncü kişilerden edinildiği kayden sabittir.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince, mirasbırakan 1176 parsel sayılı taşınmaz bakımından ölümüne kadar bakılmadığı iddiası ile herhangi bir dava açmadığına göre artık bakıldığının kabulü zorunludur. Ayrıca mirasbırakan adına kayıtlı halen başka taşınmazlar da olduğuna göre ölünceye kadar bakma akdine konu edilen taşınmazın makul sınırlar içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda anılan parsel yönünden devrin muvazaalı olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
    875 ada 2, 1314 ada 1, 224 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davada ileri sürülen iddianın içeriğine göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, mirasbırakanın gerçekte bedelini bizzat ödeyip üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazları mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu sicilinde davalılar adına kaydettirmesi halinde 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Gerçekten, 01.04.1974 tarihli karar, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, mirasbırakanın kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır.
    Somut olayda olduğu gibi, bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli, 586/782 sayılı; 21.9.1994 tarihli, 248/538 sayılı; 21.12.1994 tarihli, 667/856 sayılı; 11.10.1995 tarihli, 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş, Dairenin yargısal uygulaması da bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır. Şu halde, taşınmazların üçüncü kişilerden satın alma suretiyle adlarına tescil edildiği davalılar bakımından 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, haklarında ancak tenkis hükümlerinin uygulanabileceği açıktır.
    Çekişmeli taşınmazlardan 875 ada 2 sayılı parselin üçüncü kişilerden edinildiği tarihte davalılar 17, 20 ve 22 yaşlarındadır. Mahkemece bu taşınmaz da dahil bedellerin mirasbırakan tarafından mı yoksa davalılar tarafından mı ödendiği, davalılar tarafından ödendi ise davalıların genç yaşlarında hangi birikim ile söz konusu tasarrufları yaptıkları açıklığa kavuşturulmuş değildir.
    Hâl böyle olunca, 1176 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın reddedilmesi, dava konusu diğer taşınmazlar bakımından ise yukarıdaki ilkeler uyarınca inceleme yapılarak satış bedellerinin mirasbırakan tarafından ödendiğinin saptanması halinde uzman bilirkişiden tenkis hesabı içeren rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile 1176 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulü ile diğer taşınmazlar yönünden herhangi bir hüküm kurulmamış olması isabetsizdir.
    Davacılar ve davalıların bu yönlere ilişkin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi