3. Hukuk Dairesi 2014/11344 E. , 2015/4170 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 3. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2013
NUMARASI : 2013/151-2013/1104
Taraflar arasında görülen tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne- mahkemenin kısmen görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; davalının müvekkili ile nişanlandığını, davalının nişanı haksız yere bozduğunu beyan ederek müvekkilinin uğradığı üzüntü nedeniyle 35.000 TL manevi tazminat ile davalı tarafa müvekkili tarafından iş kurması için verilen 11.000 Euro"nun davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafın temyizi üzerine; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 13.12.2012 günlü, 2012/18757 Esas- 2012/25776 Karar sayılı ilamı ile ""...davalının usulüne uygun şekilde duruşma gün ve saatinden haberdar edilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yokluğunda yargılamaya devam edilerek, hüküm kurulmuş olması.." gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili, davacının maddi tazminata ilişkin talebinin genel hükümlere tabi olması nedeniyle mahkemenin görevsizliği yönünde hüküm tesis edilmiş; hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi anayasal bir haktır. 1982 Anayasası"nın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi"nde de hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesi hükmü:
"(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir".
Açıklama ve ispat hakkı, tarafların, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahip olmalarıdır. Her iki taraf da bu haktan eşit şekilde yararlanırlar. Bu durum "silahların eşitliği ilkesi" olarak da ifade edilmektedir.
Yargılama bakımından, sadece bir tarafın dinlenmesi, başka kimsenin dinlenmemesi, tek yönlü karar verilmesi demektir. Yargılamada yer alan taraflar, yargılamanın objesi değil, süjesidir. Hukukî dinlenilme hakkı, doğru karar verilmesinin garantisidir; bu nedenle, haksızlığa karşı koyabilme imkânı tanır. Bu hak, hukuk devletinin, insan onurunun korunması ve eşitlik ilkesinin, hak arama özgürlüğünün, adil yargılanma hakkının bir gereğidir.
Somut olayda; bozma ilamı sonrasında yapılan yargılamada, dava dilekçesinin davalı vekiline 25.09.2013 tarihli celsede elden tebliğ olunduğu, aynı celse delillerini ibraz etmesi için süre verildiği, davalı vekilinin 07/10/2013 tarihinde yasal süresi içerisinde, açılan davaya karşı cevaplarını ve delillerini bildirdiği, mahkemece cevap dilekçesinde sunulan itirazlar hakkında olumlu olumsuz bir değerlendirilme yapılmadan ve tanıklar dinlenmeden, davalının savunma hakkı kısıtlanarak hüküm kurulduğu görülmüş, bu husus usul ve yasaya aykırı bulunduğundan, bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, davalı tarafın tanıklarının dinlenip, delillerinin toplanması, hasıl olacak sonuç dairesinde davaya ilişkin itirazları da değerlendirilmek sureti ile hüküm kurulması olmalıdır.
Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.