3. Hukuk Dairesi 2014/17826 E. , 2015/4190 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : NAZİLLİ 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2014
NUMARASI : 2013/150-2014/144
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde;tarafların 2008 yılında evlendiğini,her ikisininde ikinci evliliği olduğunu,davacının 59,davalının 81 yaşında olduğunu,davalının ileri yaşta olup ev işleri,bakımı gibi olağan işleri yapması için davacı ile evlendiği,davacının da bunu kabul ettiğini,davalının davacıya 3 çocuklu biriyle evlendiğim için pişmanım git çocukların baksın dediğini,evden kovduğunu,aynı evde 7 ay boyunca davacıya küs kaldığını,maddi olarak destek olmadığını,bu nedenle davacının 2013 yılı ocak ayında çocuklarının yanına sığındığını belirterek 600,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde;davacının ilk evliliğinden 3 çocuğu,davalının ise 1 çocuğu olduğunu,davacının evlenmek için davalıdan ev istediğini,davalının da ölünce emekli maaşının ona kalacağını,kendisi ile iyi ilgilendiği takdirde intifa hakkı üzerinde kalmak kaydıyla ev bağışlayacağını belirttiğini,bu şartla evlendiklerini,davalının 2 defa evi terk ettiğini,4-5 ay ayrı kaldıklarını,son gidişinde davalının evi oğluna bağışladığını ileri sürerek huzursuzluk çıkarıp evi terk ettiğini belirterek açılan davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece;davacı ile davalının 03.11.2008 tarihinde evlendikleri, müşterek çocuklarının bulunmadığı, halen evli bulundukları, davacı kadının eşinden kendisine ev mülkiyeti verilmesini talep etiği, davalı kocanın, eşinin bu isteğine karşılık olarak ölünceye kadar bakmak suretiyle ev mülkiyeti vermeyi kabul ettiği, bunun davacı kadın tarafından kabul edilmediği, bu nedenle davacı kadının müşterek haneyi terk ederek tarafların ayrı yaşadığı,davacı kadının kocasına ait taşınmazın kendisine verilmesini istemiş olması ve davalının buna şartlı olarak karşı çıkmış olmasının davacı kadının evi terk etmesinde ve eve dönmemede haklı bir sebep olarak kabul edilemeyeceğini,davacı kadının evi terk etmede ve eve dönmemede haklı bir sebebin varlığını kanıtlayamadığını,davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlayamadığı belirtilerek davanın reddine karar vermiştir.
Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
TMK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4).
Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korunması gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda;davacı tanıklarının beyanlarına göre davalının davacı ile anlaşamadığı, davacıyı istemediği,davacının evden gitmesini istediği,kendisinin de huzur evine yerleşmek istediğini belirttiği,davalının kapıyı kilitleyip davacıyı eve almadığı anlaşılmıştır.Davacı tanıklarının beyanlarına göre davacının ayrı yaşamada haklılığı kanıtlanmıştır.
Yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davacının ev hanımı olduğu,gelirinin olmadığı,davalının emekli olduğu,1.118,00 TL maaşının olduğu,2 tane dairesinin olduğu tespit edilmiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek, davacı tarafın geçimini sağlayıcı, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK 4. md gereğince hakkaniyete uygun bir nafaka takdir edilmesi ve hüküm altına alınması gerekir iken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.