1. Hukuk Dairesi 2015/15275 E. , 2018/12132 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ortak mirasbırakanları ...... Odabaş’ın maliki olduğu 114 ada 7 parsel taşınmazın satışı için torunu ......’u 09.11.2010 tarihinde vekil tayin ettiğini, vekilin de 10.11.2010 tarihli akit ile taşınmazı mirasbırakanın oğlu olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, bedeli karşılığında taşınmazı devraldığını, muvazaanın olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa olgusunun ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 907.04.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 10.09.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif) (Muhalif)
-KARŞI OY-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakan ...... Odabaş"ın 25.11.2010 tarihinde öldüğü, mirasçısı olarak çocukları davacılar........., davalı ... ve dava dışı çocukları ............ın kaldığı, miras bırakanın vekil aracılığıyla 7 parsel sayılı taşınmazını 10.11.2010 tarihinde davalı oğlu ... satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
Muris muvazaası iddiasına dayalı, uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temliğin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Bu durumda, davalılara yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, miras bırakanın temlik yapmaktaki gerçek irade ve amacının ortaya çıkarılması gerekir.
Uyuşmazlık, intikalin gerçek bir satış olup olmadığı, bir başka ifade ile murisin temlikteki gerçek amacının terekeden (davacı mirasçılar aleyhine) mal kaçırmak olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Çekişme konusu, 7 parsel sayılı taşınmazın zilyetlikten miras bırakan ...... adına tescil edildiği, 07.03.2006 tarihli kadastro tespit tutanağının edinme sütununda "üç katlı kargir evini altında samanlık ve samanlık üstüne yapılmış olan ahır ile birlikte üç hisse itibar edilerek 2 hissesini oğlu ..."a, 1/3 hissesini de eşi Sebahattin kızı ..."a ekli 15.08.2005 tarihli senet ile toplam 10.000 (onbin)YTL bedel mukabilinde satarak zilyetliğini devrettiği ancak taşınmazı kendi uhdesinde bıraktığı ve halende bu şekilde zilyet ve tasarrufta bulundukları " kaydının, tapunun muhtesat bilgileri sutununda " üzerindeki kargir evin 2/3 hissesi yine ...... ile ...... oğlu ..."a ve 1/3 hissesininde eşi ...... kızı ..."a aittir." şeklinde kaydedildiği, miras bırakanın torunu ......"a verdiği 09.11.2010 tarihli vekaletle 10.11.2010 tarihinde 8.000.00 TL bedelle davalı ..."a satış suretiyle devredildiği saptanmıştır.
Getirtilen kayıtlardan, miras bırakan ......"nın 31.10.2010 tarihinde ...... devlet hastahanesi genel cerrahi kiliniğine kanser tanısıyla yatışının yapıldığı, 25.11.2010 tarihinde vefat ettiği, miras bırakanın sigortalı olup, son maaşının 803,10 TL olduğu, ...... Halk Bankası vadeli euro hesabında 28.05.2010 tarihinde 3.883.08 mevduatının bulunduğu davacılar ..."nin 07.09.2011 , ...... 08.12.2011 tarihinde miras paylarına isabet eden 418.90 euroyu aldıkları, davalı ..."ın ...... ...... şubesindeki hesabından 04.11.2010 tarihinde 5.000,00 TL nakit çekildiği tespit edilmiştir.
Belirtilen ilkeler, olgular ve taraf tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın miras bırakan adına kadastrodan 2006 yılında tescil edildiği, kadastro tespitinde taşınmaz üzerindeki .........n 1/3 payının mirasbırakanın eşi ..., 2/3 payının davalı ... adına tespit edilerek tapunun beyanlar hanesine şerh
konulduğu, miras bırakanın ölünceye kadar taşınmaz üzerindeki evin ikinci katında eşi ...... ile birlikte yasadığı, bakım ve ihtiyaçlarının aynı binanın birinci katında yaşayan davalı oğlu ...... ve ailesi tarafından karşılandığı, miras bırakanın 31.10.2010 tarihinde kanser tanısıyla hastahanede tedavisinin başladığı, tedavisi sırasında davalı ..."ın ilgilendiği, tanık olarak dinlenen miras bırakanın eşi ...... tarafından miras bırakanın tedavi ve diğer masraflarının davalı ..."ın banka hesabında ki paradan karşılanması için taşınmazın 8.000,00TL bedelle davalıya sattıldığı ve bedelinin ödendiğinin ifade edildiği, davalı ..."ın 04.11.2010 tarihinde banka hesabından 5.000,00TL nakit para alındığı, 10.11.2010 tarihinde tapuda intikalin yapıldığı, dava konusu taşınmaz dışında miras bırakanın başka malları ve bankada ...... hesabının bulunduğu mirasçılarının bunları paylaştığı, davacı ..."ın 2006 yılında kadastro tespitinden sonra babasına küstüğü cenazesine dahi gelmediği, miras bırakanın davacı kızları ve diğer çocuklarıyla sorunu olmadığı, davalıyı kayırdığı, tercih ettiğine dair bir olguda davacılarca ispat edilememiştir.
Sonuç itibariyle; davaya konu taşınmaz üzerindeki muhtesatların 2/3 ünün davalı ..."a ait olduğu, kanser olan mirasbırakanın tedavi giderleri için taşınmazı davalıya sattığı, temliklerin bedelsiz, muvazaalı ve mal kaçırma kastıyla yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı bu gerekçelerle davanın reddi gerektiği kanaatinde olduğumuzdan, yerel mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararının onanması yönündeki çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.