1. Hukuk Dairesi 2015/11159 E. , 2018/12162 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili, birleştirilen davanın davacısı ... vekili ve asıl ve birleştirilen davanın davalıları ..., ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.09.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davalı ... vekili Avukat ..., davalılar ... vd. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen 2010/420 E sayılı dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen 2013/323 E sayılı dava ise inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ......"nin kayden maliki olduğu dava konusu 618 ada 60 parsel sayılı taşınmazın ½ payını torunları olan davalılar......"e 27.12.1996 tarihinde satış suretiyle devrettiğini, adı geçenin taşınmazı davalı kardeşi ......"e 20.12.2000 tarihinde, ......"in ise 01.11.2005 tarihinde davalı ..."e aktardığını, tüm temliklerin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında iptal ve tescile, olmadığı
takdirde tenkise karar verilmesini istemişler, aşamada taleplerini tenkise, sonrasında ise tapu iptali ve tescile dönüştürmüşler; birleştirilen davalarında, 19.10.2005 tarihli protokol ve davalılar ...... ve ...... arasında yapılan kira akdi içeriğinden davalı ..."e yapılan devrin de muvazaalı olduğunu, ......"in asıl davada tapu kaydına konulan “davalıdır” şerhine rağmen 25.11.2008 tarihinde taşınmazı devrettiği kardeşi ......"ün de iyiniyetli olmadığını ileri sürerek miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar...... ve ......, dava konusu dükkanın 27.12.1996 tarihinde tüm davacıların bilgisi dahilinde davalı ..."e satıldığını, satış işlemini davacı ..."nin eşi dava dışı Hasan"ın muris ......"in vekili sıfatı ile gerçekleştirdiğini, işlemi gerçek satış olduğunu, davalı ..."in taşınmaza malik olduktan sonra ekonomisi bozulduğu için davalı ..."e satmak zorunda kaldığını belirterek davanın reddini savunmuşlar; birleştirilen davanın davacısı ......, dava konusu 618 ada, 60 parsel sayılı kargir dükkan işyeri vasfındaki taşınmazın maliki iken, davalılardan ..."e kiraladığını, ticari işlerindeki sorunlar nedeniyle davalı ... ile anlaşarak, 19.10.2005 tarihli protokol dahilinde ...... Bankasından adına kredi çektiğini, borcu ödendiğinde geri verilmek üzere tapuyu devrettiğini, davalıya yapılan tapu devrinin gerçek bir devir olmadığını, davalının kredi taksitlerini kira bedeli ile ödeyeceğini ve bu denklik sağlanınca da taşınmazın iade edileceğinin kararlaştırıldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ...... ve ...... asıl ve birleştirilen davalarda, davalı ..."ün taşınmazı satın almasının aile birliği içindeki ve ticari ilişki kapsamında işyerlerinin taksimi gereği olduğunu, ilk devir nedeni ile açılan davada zamanaşımı süresinin geçtiğini, muvazaalı olduğu iddia edilen 1996 yılında yapılan devri bilmelerinin mümkün olmadığını, davalılar ile ilk kira ilişkisinin 2004 yılında kurulduğunu ve 19.10.2005 ve 20.10.2008 tarihli protokollerin davalı ... ile olan ilişkiyi açıkladığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, mirasbırakan ......"nin davalı ..."e, adı geçenin de kardeşi olan diğer davalı ..."e yaptığı devrin muvazaalı ve mal kaçrıma amaçlı olduğu, ancak davalı ..."in iyiniyetli olmadığının kanıtlanamadığı, ayrıca tenkis isteminin “çoğun içinde az da vardr” kuralı gereği sebepsiz zenginleşme davası olarak değerlendirildiği, davacıların taşınmazın yarı hissesinin murisin ölüm tarihindeki değeri üzerinden mahfuz hissesine denk parayı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebilecekleri, ancak 19.09.2005 tarihli protokol tarihinden itibaren bir yıl içinde TBK"nun 60. Maddesi gereğince sebepsiz zenginleşme davasının açılmadığı ve zamanaşımı itirazının da bulunduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen 2010/420 E sayılı davaların reddine, 19.10.2005 ve 20.10.2008 tarihli protokol içerikleri değerlendirildiğinde birleştirilen davanın davacısı ......"in tapu iptali ve tescil isteminin dayanaksız olduğu gerekçesiyle de birleştirilen 2013/323 E sayılı davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ......"nin, çekişme konusu 618 ada 60 sayılı parseldeki dava konusu ½ payını 27.12.1996 tarihinde davalı ..."e, adı geçenin de anılan payı 20.12.2000 tarihinde davalı ..."e satış suretiyle devrettiği, dava konusu ½ payın davalı ... tarafından davalı ..."e, ondan da 25.11.2008 tarihinde diğer davalı ..."e aktarıldığı, 1914 doğumlu mirasbırakan ......"nin 04.11.2005 tarihinde öldüğü ve geriye davacı kızları ......... ile kendisinden evvel ölen oğlu .........den olma torunları davalılar...... ve ...... ile dava dışı ............"un kaldıkları anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, davacılar vekili 14.02.2007 tarihli celsede son malik ile diğer davalılar arasındaki kötüniyeti ispat edemediği takdirde seçimlik hakkını kullanacaklarını belirtmiş ve 11.04.2007 havale tarihli dilekçesinde seçimlik hakkını tenkis ve tazminat olarak kullandıklarını açıklamış olup mahkemece bu dilekçe ıslah dilekçesi olarak değerlendirilmişse de usulen ıslah niteliği taşımadığı açıktır.
Öte yandan, asıl ve birleştirilen 2010/420 E sayılı davada davacılar vekilinin 05.05.2011 tarihli dilekçesinde her iki davaya da tapu iptali ve tescil olarak devam ettiğini belirtmesi karşısında anılan davaların tenkis olarak nitelendirilmesi ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sonuca gidilmesi de doğru değildir.
Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen 2010/420 E sayılı davaların muris muvazaası olarak nitelendirilip gerekli araştırma ve incelemenin de bu doğrultuda yapılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, davacıların sair temyiz itirazları ile asıl davada verilecek hüküm birleştirilen davanın sonucuna etkili olacağından birleştirilen 2013/323 Esas sayılı davanın davacısı ...... vekili ve asıl ve birleştirilen davalar ...... ve ...... vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince temyiz eden taraflardan gelen davalılar vekilleri için 1.630.00."ar-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davacılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.