3. Hukuk Dairesi 2014/11087 E. , 2015/4336 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2014
NUMARASI : 2012/343-2014/117
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dilekçesinde, davalı K.. B.. tarafından 1992 yılında sosyal konut projeleri doğrultusunda "Kendi Konutunu Kendin Yap" projesi kapsamında arsaların satışa çıkarıldığını,davacıların murisi tarafından bu projeye müracaat edildiğini, murisin peşinatı yatırıp 24 adet senet imzaladığını, senetlerin 22 tanesini ödediğini, encümen kararı ile 32567 ada 8 parselin 1/2 hissesinin müvekkillerinin murisine tahsis edildiğinin bildirildiğini, murise arsa tahsis edilmediği gibi ödenen paraların da iade edilmediğini,murisin 2003 yılında vefat ettiğini, belediyeye yapılan şifahi başvurularının da yanıtsız bırakıldığını beyan ederek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla muris tarafından davalı Keçiören Belediyesi Başkanlığına ödenen paraların dava tarihindeki rayiç bedelinin belirlenerek şimdilik 1.000,00-TL"nin dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş ,16/03/2012 tarihli ıslah dilekçesi ile alacağını 16.376,47TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tapuda maliye adına kayıtlı olan arsaların bedelsiz devrinin sağlanamamasından dolayı 19.10.1995 tarihli encümen kararı ile kamulaştırma kararından vazgeçildiğini, idari işlem niteliğindeki tahsili işleminin iptalinden dolayı uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini için açılan davanın idari yargının görev alanına girdiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, Borçlar Kanunun 117. maddesi uyarınca borçluya isnat olunmayan haller nedeniyle borcun ifasının mümkün olmaz ise borcun sakıt olacağını, projenin iptal olduğu ve yatırılan paraların iadesine karar verildiğinin bildirilmesine rağmen davacıların paralarını almadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı ve aynı durumda olan kişilerin ileride ev yapabilecekleri bir arsa edinme gayesi ile, davalı Belediyenin yaptığı bir projeye katılarak arsa paralarını peşin ödedikleri, projenin iptal edilmesi nedeniyle arsa edinme umutlarının yok olduğu, davalı Belediyenin paraların geri ödenmesi yönünde herhangi bir girişimde bulunmadığı , arsa alacağı umudu ile projeye giren davacıya yıllar sonra sadece ödediği parayı isteyebileceğini kabul etmenin hakkaniyete uygun olmadığı, denkleştirici adalet ilkesi gereği ödemelerinin dava tarihinde ulaşabileceği değeri isteyebileceğini kabul etmenin gerek TMK"nun 4. maddesinde öngörülen hak ve nasafet ilkesi gereği gerekse sosyal adalet ilkesi gereğince uygun olacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, 3.737,64 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, davalı tarafa ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme kurallarına göre iadesine ilişkindir.
Mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; denkleştirici adalet ilkesine göre davacının alacağının miktarı hesaplanmıştır.
Yanlar arasındaki uyuşmazlığın, davalı Belediyenin davaya konu taşınmazı 775 sayılı Gecekondu Kanununun 25 ve 26. maddeleri uyarınca davacıya satmasına ilişkin sözleşmeden kaynaklandığı sabit olup; taraflar arasında yapılan bu sözleşme geçerlidir. Geçerli sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle davacı, satış bedelini ödediğini ispat etmek koşuluyla taşınmazın ifasının imkânsız hale geldiği tarihteki rayiç değerini isteyebilir. Bu nedenle, mahkemenin davacının tahsis edilen arsanın rayiç değerini isteyemeyeceği yönündeki değerlendirmesi yerinde değildir.
Buna göre mahkemece; taraflara , tahsis edilen taşınmaza yakın bölgelerden ve ifanın imkânsız hale geldiği tarihe yakın zaman içinde yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkân tanınmalı, gerektiğinde resen emsal celbi yoluna gidilerek, bu emsallere göre tahsis edilen taşınmaza değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılmak suretiyle denetime imkân veren bilimsel verileri içeren rapor alınmalı ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Bu itibarla; mahkemece denkleştirici adalet ilkesini benimseyen ve hüküm kurmaya elverişli bulunmayan bilirkişi raporuna itibar ederek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır, bozmayı gerektirir. HGK.nun ve Dairemizin istikrar kazanan görüşü de bu yöndedir. (HGK. 14.01.2015 tarih ve 2014/3-8 E. 2015/10 K., 3. H.D 2013/11767 E-14762 K sayılı ve 24/10/2013 tarihli kararı...)
Mahkemece; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş,kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 17.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.