1. Hukuk Dairesi 2015/14914 E. , 2018/12217 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : GAİPLİK-TAPU İPTALİ-TESCİL
Taraflar arasında görülen gaiplik-tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 588. maddesi uyarınca gaiplik, tapu iptali ve ... adına tescil isteklerine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 872 parsel sayılı taşınmazda ... çocukları ..., ..., ..., ..., ... çocukları ..., ..., ..., ..., ... çocukları ..., ..., ..., ..., ... kızı ..., ..., ... , ... , ... isimli paydaşların ve mirasçılarının bulunamaması nedeniyle kayyım atandığını ve paylarının 10 yıldan fazla zamandır kayyımla idare edildiğini ileri sürerek TMK 588. maddesi gereğince adı geçen paydaşların gaipliğine, dava konusu taşınmazdaki paylarının iptali ile ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, herhangi bir savunma getirmemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmaz paylarına kayyım atanmasına ilişkin kararın kesinleşmediği, söz konusu payların kayyımla yönetilmesine henüz başlanmadığı, taşınmazın tapu sicilinde buna ilişkin bir kayıt da bulunmadığı, bu nedenle TMK 588/1. maddesi gereğince on yıllık kayyımla idare şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 872 parsel sayılı taşınmazın ... çocukları ..., ..., ..., ..., ... çocukları ..., ..., ..., ..., ... çocukları ... ve dava dışı başkaca paydaşlar adına kayıtlı olduğu, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/673 esas 2004/244 karar sayılı 30/03/2004 tarihli kararı ile dava konusu taşınmaz paylarına kayyım atanmasına karar verildiği, tapu kaydında bu hususta bir şerh bulunmadığı, eldeki davanın 26/08/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanunun 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde ... menfaatinin korunmasını sağlamak üzere; mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir”, aynı Kanunun 2. maddesinde ise “22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu"nun 427 nci maddesine göre, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamı; bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır. Hazinenin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması hâlinde, mahallin en büyük mal memurunu yönetim kayyımı tayin eder.” hükmü öngörülmüştür. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu"nun 431. maddesi uyarınca vasinin atanması usulüne ilişkin kurallar, kayyım tayin edilmesinde de uygulanır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 382/b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanması gerektiği, 388. maddesinde kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, çekişmesiz yargı kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği düzenlenmiştir.
Somut olaya gelince, kayyım atanmasına ilişkin kararın çekişmesiz yargı işi olduğu ve çekişmesiz yargı kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği düzenlemesi karşısında kararın kesinleştirilmemiş olması nedeniyle kayyımla idare süresinin başlamayacağı sonucuna varılması doğru değildir.
Hal böyle olunca, işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.