3. Hukuk Dairesi 2014/11917 E. , 2015/4490 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : TOKAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2013
NUMARASI : 2010/296-2013/147
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı kurumun abonesi olduğunu; elektriğinin kesilmesi üzerine, enerji affından faydalanmak için, davacı kuruma başvurduğunu; buna rağmen, davalı kurumca, müvekkiline çıkarılan elektrik borcunun olması gerekenden oldukça fazla olduğunu ileri sürerek; müvekkilinin, fazladan istenen 27.926,99 TL borçtan dolayı sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacı ile kurum arasında taksitlendirme protokolü imzalandığını, davacının, üçüncü taksiti ödememesi üzerine icra takibi başlatıldığını; davacıdan talep edilen miktarın doğru olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının, davasının kısmen kabulü ile; davacının, taksitlendirme ve yapılandırma nedeniyle, davalı tarafa borcu bulunmadığının tespitine; ayrıca, fazladan ödemiş oldukları 15.724,51 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Mahkeme"nin, 01.07.2008 tarih ve 2004/215 Esas-2008/223 Karar sayılı ilamı ile; toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının toplam borcunun 21.272,80 TL olduğu, kalan 17.698,91 TL’lik kısmın fazladan faturalandırıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı kurum vekilince temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin 27.05.2010 tarih ve 2010/3521 Esas 2010/6504 Karar sayılı ilamı ile, "Hükme esas alınan 08.11.2006 tarihli bilirkişi raporundaki değerlendirme ile daha önceden alınan 3 tane bilirkişi raporu arasında açık mübayenet olduğu ve bunun giderilmediği görülmektedir. Yine bu raporda uyuşmazlık konusu esasa ilişkin değerlendirme yapacak elektrik mühendisinin de olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece taksitlendirmenin esası olan Tedaş Genel Müdürlüğü’nün 04.04.2003 tarihli ve 327 sayılı protokolü de göz önüne alınarak, konusunda uzman elektrik mühendisi ve hukukçu bilirkişiden oluşacak bilirkişi heyetinden alınacak raporla, diğer raporlar arasındaki çelişki giderilmek sureti ile davacının istirdatına ilişkin fazla ödemenin olup olmadığı değerlendirilerek sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir." gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuştur. Bozma ilamına uyan mahkemece, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda özellikle taksitlendirmeye esas olan Tedaş Genel Müdürlüğünün 04/04/2003 tarih ve 327 numaralı protokolde gözönünde bulundurulmak suretiyle konusunda uzman bir eletrik mühendisi, bir mali müşavir, bir de hukukçudan oluşacak üçlü bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamı, daha önceki bilirkişilerce düzenlenen raporlar arasındaki çelişkiyi giderir tarzda ayrıntılı, açıklayıcı rapor alınaması amacıyla dosya bilrirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen 12.09.2011 tarihli raporlarda, davacının davalıya taksitlendirmeye esas borcunun 17.533,38 TL olduğu, yapılandırmanın da bu tutar üzerinden yapılması gerektiği bildirilmiştir. Taraf vekillerinin itirazları üzerine dosya önceki raporu düzenleyen bilirkişi heyetine tevdi edilerek ek rapor alınmıştır. 15.03.2013 tarihli ek raporda; davacının davalıya taksitlendirmeye esas borcunun 23.247,20 TL olduğu, yapılandırmanın da bu tutar üzerinden yapılması gerektiği, ancak davalının yapılandırmadaki taksitlendirmeyi 38.971,71 TL üzerinden yaptığı ve davacının da bu borcunun tamamını ödemiş olduğundan, 15.724,51 TL fazla ödemenin mevcut olduğu ve davalının bu tutarı yasal faizi ile davacıya ödemesi gerektiği bildirilmiştir.
04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında vurgulandığı üzere bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak sonucu dairesinde hüküm kurulmalıdır.
Bozma ilamından sonra alınan raporlarda, bozma ilamında belirtilen raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediği, daha önceki raporlara hiç değinilmediği, bozma ilamına uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, bilirkişi heyetinden, bozma ilamı doğrultusunda önceki bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınarak, davacının borçlu olduğu miktarın hesaplatılması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken,raporlar arasındaki çelişkiyi gidermeyen ek rapor doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.