11. Hukuk Dairesi 2016/11932 E. , 2018/4158 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/05/2016 tarih ve 2014/603-2016/1049 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 2012 yılı Mayıs ayında 60 ay vadeli ödeme koşulu ile 400.000 TL miktarında işletme kredisi başvurusu yapıldığını, bankanın başvuruyu kabul etmesi üzerine ödeme planına riayet edilerek 18/06/2012 tarihinden başlayarak ödemelerin zamanında ve eksiksiz yapıldığı, verilen ödeme planına göre 18/04/2013 tarihinde kalan borç bakiyesi 348.008 iken yapılan kredi borcu kapatma başvurusuyla yeni meblağın %2"lik yeniden yapılandırma komisyonu ile birlikte 406.000 TL olduğu bilgisine ulaşıldığı, bankaya yapılan itiraz dilekçesiyle birlikte 377.453,88 TL"ye indirildiğini, davalı banka ile yapılan sözleşmede kredi borcunun erken kapatılmasının herhangi bir komisyon şartına bağlanmadığını, bu durumun sebepsiz zenginleşmeye yol açtığını, davalı bankanın yapmaktan sürekli imtina ettiği faiz indirimi olduğunu, 60 ay vade ile çekilmiş ve 11. aya kadar ödenen taksitlere rağmen kalan 49 aya ait faiz indirimi yapılmamasının işlemlerin geçerliğini belirleyen dürüstlük ilkesine aykırı olduğunu, hatta %2"lik komisyon bedelinin %4"e hatta %5"e çıkartılarak dolaylı bir faiz artırımına gidildiğini ileri sürerek şimdilik 1.000 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiş, sonrasında ıslah ile talebini 13.482.07 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, davacı şirket ile imzalanan kredi genel sözleşmesinin 36/6 maddesinde müşterinin erken ödeme talebi halinde bankaca cezai faiz belirlenebileceği hüküm altına alındığını, mevzuata uygun olarak erken ödeme tutarında davalı bankaca kullandırılan kredinin maliyetini teşkil etmek üzere kredi anaparası işlemiş faiz ve faizin KKDF maliyeti giderlerinin bankaca müşteriden tahsil edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu kredinin de ticari bir kredi olduğu, davalı bankanın erken kapatma nedeniyle yaklaşık %7,01 müspet zararının olduğu, davacıdan tahsil ettiği %5,82 oranındaki erken ödeme tazminatının sözleşmeye ve MK md.2 uygun bulunduğu, davalı bankaca tahsil edilen miktarın ortalamadan daha az olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, erken kapama komisyon bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davacıdan tahsil edilen erken kapama komisyonunun sözleşmeye uygun olduğu ve diğer bankaların emsal uygulamalarının ortalamalarından az olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu"nun 144. maddesi kapsamında, 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı Tebliğ’in 6. maddesi “Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar” şeklinde düzenlenmiştir. Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan komisyonlar bakımından sözleşmede açıkca bir tutar ve oran bulunmadığından anılan yasal düzenleme gereğince Merkez Bankasına bildirimde bulunulup bulunulmadığının araştırılması, bildirim yapılmamış olması durumunda emsal banka uygulamalarının araştırılması, alınan komisyon bedelinin emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 30/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.