1. Hukuk Dairesi 2015/15124 E. , 2018/12408 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve miras payı oranında tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ......’in maliki olduğu 140 ada 2 parsel sayılı taşınmazını, mirasçılarından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı kızı ......"ye satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, yapılan satışın gerçek satış işlemi olduğunu, ayrıca mirasbırakana ölene kadar kendisi tarafından bakıldığını, murisin mal kaçırma amacı bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 140 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ( 626 m2’lik ............ ) tamamı muris ...... Keskin adına kayıtlı iken; murisin bizzat taşınmazın tamamını 5.400,00 TL göstererek davalı kızı ......’ye 19.09.2011 tarih ve 1624 yevmiye no’lu akitle satış yoluyla temlik ettiği, murisin ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı çocukları ......’i, davalı ...’yi ve dava dışı Halil ile ...’i bıraktığı kayden sabittir.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; yukarıda belirtilen ilkeler, tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davalı ...’nin 1997 yılından itibaren mirasbırakan babası ile birlikte yaşadığı davalının .........ı tanık ...... Oruç"a sattığı, tanığın yeminli beyanına göre satış bedeli 5.000.00.TL."nin mirasbırakan ......"e taşınmaz satış bedeli olarak ödendiği, yine mirasta hak sahibi olan mirasçılar ... ve ..."in beyanlarına göre de mirasbırakanın kendisine yıllardır bakan davalı kızına minnet duygusu ile taşınmazı devrettiği, murisin dava konusu taşınmaz dışında tam ve elbirliği halinde malik olduğu çok sayıda taşınmazının bulunduğu çocuklarıyla arasında mal kaçırmaya gerektirir bir sorun olmadığı temlikin mirastan mal kaçırma amacı ile yapıldığı kanıtlanamadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Kabule görede, davacıların miras payları oranında tescil talep etmelerine rağmen tüm mirasçılar adına tescil kararı verilmesinde doğru değilidr.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.