1. Hukuk Dairesi 2015/14444 E. , 2018/12415 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakanları ......"nin 72 ve 38 parsel sayılı taşınmazlarını davalıya satış suretiyle devrettiğini, asıl amacın bağış olduğunu, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, çekişme konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalı, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 5.123.25.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 17.09.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
-KARŞI OY-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, miras bırakanları ...... Özmen"in 1088 ada 72 parsel sayılı taşınmazdaki bir meskenini ve 756 ada 38 parsel sayılı 809,94 m2 miktarlı üzerinde bina bulunan arsa niteliğindeki taşınmazını davalı oğluna diğer mirasçıların bilgisi dışında muvazaalı olarak sattığını ileri sürerek, davalı adına olan tapunun iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalı, miras bırakan annesi ......"nin 1973 yılında ...... Özmenle evlilik yaptıktan sonra birlikte ikamet etmek için aldıkları evin bedelininin tamamına yakınını kredi çekerek ödediğini, yeni ev alımındaki para desteği karşılığı olarak annesinin 1088 ada, 72 parsel sayılı taşınmazdaki dava konusu evi 11.05.1988 tarihinde devrettiğini, temlik sırasında annesinin 52 yaşında olduğunu, 756 ada 38 parsel sayılı taşınmazda yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle verilen üç dairenin ikisinin davacılar tarafından satıldığını, o tarihte ......"da olması nedeniyle tüm işlemlerin annesi ......"ye verdiği vekaletle gerçekleştiğini, kendisine isabet eden dava konusu daireyi annesinin üzerine aldığını , sonrada kendisine devrettiğini, işlemlerin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakan ...... Özmen"in 29.07.2009 tarihinde öldüğü, mirasçısı olarak davacı oğlu ...... ile kendisinden önce ölen oğlu İsmail"in çocukları davacılar ......... ile davalı oğlu......nin kaldığı, dava konusu, 1088 ada, 72 parsel sayılı taşınmazın ...... kat, iki numaralı bağımsız bölümünün 11.05.1988 tarihindeki satışından davalı adına tescil edildiği, 756 ada, 38 parsel sayılı taşınmazın A blok, 2. kat, 9 nolu bağımsız bölümünün satıştan 31.05.2000 tarihinde ...... Özmen adına tescil edildiği, ......"nin de 21.08.2007 tarihinde 9 numaralı bağımsız bölümü 27.000,00 Tl bedelle satış suretiyle davalıya devrettiği anlaşılmıştır.
Muris muvazaası iddiasına dayalı, uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temliğin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Bu durumda, davalılara yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, miras bırakanın temlik yapmaktaki gerçek irade ve amacının ortaya çıkarılması gerekir.
Uyuşmazlık, devirlerin gerçek bir satış olup olmadığı, bir başka ifade ile murisin temlikteki gerçek amacının terekeden (davacı mirasçılar aleyhine) mal kaçırmak olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava konusu, 899,38m2 miktarlı 756 ada 38 parsel sayılı taşınmazın 15.07.1996 tarihinde tevhit sonucu oluştuğu, taşınmaz üzerinde A, B, C bloktan oluşan binalar bulunduğu, 19.11.1999 tarihinde de taşınmazda kat irtifakının kurulduğu, 38 parsel sayılı taşınmazla tevhit olunan, 756 ada, 5 parsel sayılı 201,25m2 miktarlı taşınmazda, ...... Özmen"in 78/768, davalı ..."in 232/768, davacılar ..."in 232/768,......Yıldır"ın 26/786, ..."in 103/768, ...... Sınmazer"in 103/768 paydaş olduğu, paydaşlardan ......"nin kendi adına asaleten paydaşlardan ...... ve ......"a vekaleten, paydaş......"in kendi adına asaleten çocukları ...... ve ......"a velayeten 11.06.1999 tarihinde ............Kooperatifiyle düzenledikleri, “Düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve daire karşılığı inşaat sözleşmesinin” 4. maddesinde, 2. kattaki 15-16-17 nolu üç dairenin arsa sahiplerine verilmesinin kararlaştırıldığı, üç dairenin krokide de gösterildiği, mevcut tapu kayıtlarında, bu üç bağımsız bölümün halen üçüncü kişiler adına kayıtlı olduğu saptanmıştır.
Tarafların ortak tanığı ... beyanında, 38 parseldeki üç daireden birini tüm çocukların imzasıyla satın aldığını, ikinci dairenin......"e satıldığını, miras bırakanın bir daire ......"un, bir daire davalı ..."nin, bir dairenin de ......"a ait olduğunu ve daireleri çocuklarına vereceğini ifade ettiğini bildirmiş, davacı tanıklarından ..., “miras bırakan evini ..."e vermiş, karşılığında para almış ne kadar para aldı bilmiyorum”, şeklinde beyanda bulunmuş, ancak, tanık ......"nin ifadesinde sözü edilen evin dava konusu edilen hangi ev olduğu açıklığa kavuşturulmadığı gibi, 38 parsel sayılı taşınmazda gayrimenkul satış vaadi ve daire karşılığı inşaat sözleşmesiyle, arsa sahibi taraflara 15,16,17 numaralı bağımsız bölümlerin devrinin kararlaştırdığı, bu bağımsız bölümlerin kime ve nasıl devredildiği, sözleşmede değişiklik yapılıp yapılmadığı, dava konusu 38 parsel, 9 numaralı bağımsız bölümün sözleşme kapsamında kalıp kalmadığı saptanmadan, tüm tapu kayıtları ve resmi senetler getirtilmeden sonuca gidilmiştir.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde, “Hükmün sonuç kısmında, gerkçeye dair bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve terredüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”.düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda, davalı 72 parseldeki dairenin annesinin 1973 yılında aldığı ev için yaptığı parasal katkı nedeniyle, 38 parseldeki dairenin de kat karşılığı insaat sözleşmesiyle kendisine bırakılan daire olduğunu savunmuş, mahkemece, bu savunma üzerinde durulmadan, miras bırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığı, davalının da satış bedelini ödediğini banka kayıtlarıyla kanıtlayamadığı gerekçesiyle temlikler muvazaalı kabul edilmiştir. Davalının savunması üzerinde durulmadan, tüm deliller toplanmadan eksik incelemeyle karar verilmesi doğru değildir
Hal böyle olunca, öncelikle taraflardan HMK 31. madde geregince, dava konusu, 38 parsel. A Blok, 9 numaralı bağımsız bölümün kat karşılıgı inşaat sözleşmesi kapsamında kalıp kalmadığı, sözleşmeyle arsa sahiplerine bırakılan 15-16-17 numaralı bağımsız bölümlerin satışı konusunda açıklama alınarak, dava konusu bağımsız bölümler ve 15-16-17 numaralı bağımsız bölümlerin ilk tesisinden itibaren tüm tapu kayıtları ve satışlarını gösterir resmi senetlerin istenmesi, tanık ......"nin ifadesindeki evin, dava konusu hangi ev olduğunun açıklığa kavuşturulması, tevhit edilen 5 parsel sayılı taşınmazdaki davalı payının dava konusu 9 numaralı bağımsız bölüme yansıyıp yansımadığı saptanıp, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan ve toplanacak deliller değerlendirilerek karar verilmesi için kararın bozulması gerektiği, ayrıca, dava konusu 9 ve 2 numaralı bağımsız bölümler üzerinden hüküm kurulması gerekirken, 38 ve 72 parsellerde kat irtifak tapusu oluştuğu gözetilmeden, oluşturulan hükmün infaz kabiliyetininde bulunmadığı, tüm bu nedenlerle hükmün bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan, çoğunluğun hükmün onanması yönündeki görüşüne katılamıyorum.