19. Hukuk Dairesi 2016/6423 E. , 2016/9105 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili bankadan kredi alan davalının süresi içinde kredi borcunu ödemediğini, bu nedenle hakkında icra takibi başlatıldığını, ancak davalının kredi sözleşmesi altındaki imzaya ve borca itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu ileri sürerek, 3.850 TL"nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, alacağa konu kredi sözleşmesi aslı üzerindeki imzanın davalının eli ürünü olmadığının bilirkişi raporu ile sübut bulduğu gerekçesiyle davanın reddine, Hopa İcra Müdürlüğü"nün 2011/1121 sayılı takibinin iptaline karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiş olup Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 09.10.2014 tarihli kararı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan 2014/11994 E. - 2014/15321 K. sayılı bozma ilamında "Dava, kredi sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 297.maddesi hükmüne göre, mahkeme kararları, asgari olarak tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Yine Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Somut olayda, mahkemece, davaya dayanak olan kredi sözleşmesi üzerindeki imzanın davalının eli ürünü olmadığının bilirkişi raporu ile sübut bulduğu gerekçesiyle davanın reddine, icra takibinin iptaline karar verilmiş ise de dosyanın Dairemizce geri çevrilmesi üzerine mahkemece tutulan 09.07.2014 tarihli tutanakta, işbu dosyanın kredi sözleşmesinin aslının sunulamaması gerekçesiyle reddedildiği belirtilmiştir. Bu durumda, ortada yukarıda açıklanan yasa maddesindeki hususları kapsayan ve dosya içeriği ile uyumlu gerekçeli bir kararın varlığından söz edilemeyeceğinden ve bu hali ile kararın denetlenmesinin mümkün bulunmadığı anlaşıldığından kararın bozulması gerekmiştir. " denilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, alacağa konu kredi sözleşmesindeki imzaya davalı tarafından itiraz edildiği, itiraz üzerine sözleşme aslının sunulması için davacıya süre verildiği, bankaya müzekkere yazılmasına rağmen sözleşme aslının dosyaya sunulmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 08.12.2000 tarihli tarımsal kredilere mahsus ikraz sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Her ne kadar mahkemece sözleşmedeki imzanın davacıya ait olup olmadığı saptanamamış ise de, davacı banka tarafından davalıya kredi kullandırılmış ve buna bağlı olarak ödeme yapılmış ise sözleşmedeki imza kendisine ait olmasa bile davalının kullandığı kredi nedeniyle oluşan borçtan dolayı sorumlu olacağı kuşkusuzdur. Bu durumda banka kayıtları üzerinde araştırma yapılarak kredinin davalı borçluya kullandırılıp kullandırılmadığının belirlenmesi ve varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.