11. Hukuk Dairesi 2016/13576 E. , 2018/4219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/05/2016 tarih ve 2014/1084-2016/297 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirkette toplam %33,33 pay oranıyla azlık pay sahibi olduklarını, davalı şirketin 10.01.2014 tarihli genel kurulunda alınan kararların şirket pay sahiplerini önemli ölçüde zarara uğratacağını, kararların kanuna ve dürüstlük kuralına aykırılıklar içerdiğini, azlık pay sahibi olan müvekkillerinin bilgi alma hakkı ve inceleme hakkının davalı şirket tarafından kısıtlandığını, genel kurul öncesi ve sonrası hakkında yeterli bilgi verilmediğini, yönetim kurulu faaliyet raporu ve denetçi raporunun gerçeği yansıtmadığını, şirket bilançosunda kâr zarar hesaplarının usulüne uygun düzenlenmediğini, davalı şirketin önemli ölçüde kâr elde etmiş olmasına rağmen uzun süredir kâr dağıtım kararı almadığını, mevcut yönetim kurulunun yapmış olduğu usule ve hukuka aykırı işlemler ve şirkete vermiş olduğu zarar dikkate alındığında yönetim kurulu üyelerine ve denetçiye huzur hakkı verilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ileri sürerek anılan genel kurulda 1, 2 ve 4. maddeleri kapsamında alınan kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu genel kurul toplantı çağrısının hukuka uygun şekilde yapıldığını, genel kurulda alınan kararların hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin 2012 yılında faaliyet kârı elde etmesine rağmen, kârın kanuni ayırımlarını yapmadan tamamını yönetim kurulu kararı ile olağanüstü yedek akçe olarak ayrıldığı, bu durumun pay sahibi olan ortaklarının vazgeçilmez hakkını ihlal ettiği ve dürüstlük kuralına da uygun bulunmadığı, davalı şirketin TTK’nın 409. maddesine uygun olarak kâr payı dağıtımı konusunda gündem belirlemediği, bu nedenle faaliyet raporu ile denetçi raporunun onaylanmasına ilişkin (1) numaralı karar ve bilançonun ve finansal tabloların onaylanmasına ilişkin (2) numaralı kararın kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olup iptalinin gerektiği, söz konusu genel kurulda alınan yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin ücretini belirleyen (4) numaralı kararın iptali şartlarının oluşmadığı ve bu kararın eşitlik ilkesini ihlal etmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 10/01/2014 tarihinde yapılan 2012 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan (1) ve (2) numaralı kararların iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, anonim şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Davalı şirketin 10.01.2014 tarihli genel kurul toplantısının (1) numaralı maddesinde, yönetim kurulu faaliyet raporu ile murakıp raporlarının okunduğu, ancak müzakere sonrası hiçbir oylamanın yapılmadığı, ayrıca genel kurul toplantısının (2) numaralı maddesinde ise bilanço kâr ve zarar hesaplarının okunduğu ve müzakere sonrası yapılan oylama neticesinde oy çokluğu ile kabul edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, yazılı şekilde, şirketin kâr etmesine rağmen bu kârın yönetim kurulu kararı ile yedek akçe olarak ayrıldığı, bu durumun pay sahiplerinin vazgeçilmez hakkını ihlal ettiği ve davalı şirketin TTK’nın 409. maddesine uygun olarak kâr payı dağıtımı konusunda gündem belirlemediği gerekçesiyle anılan genel kurulun (1) ve (2) numaralı kararlarının iptaline karar verilmiştir. Ancak, her şeyden önce TTK’nın 445. maddesi gereğince iptal talebi hakkının kullanılabilmesi için ilk koşul, ortada bir genel kurul kararının mevcut olmasıdır. Oysa, dava konusu genel kurulun (1) numaralı maddesinde oylama yapılmamış ve olumlu veya olumsuz hiçbir karar alınmamış, sadece yönetim kurulu raporu ve murakıp raporu okunmuştur. Bu durumda, ortada TTK’nın 445. maddesi gereğince iptali talep edilebilir nitelikte bir karar olmadığından, davacıların bu kararın iptalini talep etmeleri mümkün değildir.
Ayrıca, dava konusu genel kurul gündemi TTK’nın 409/1 maddesine uygun olarak oluşturulmamış ise de, bu durum başlı başına iptal nedeni olarak kabul edilemez. Şöyle ki, TTK’nın 409/1 maddesi düzenleyici nitelikte kanun hükmü olup, genel kurul kararının düzenleyici nitelikte kanun hükümlerine aykırı olması, kararın geçerliliğiyle ilgili değildir. Dolayısıyla bu türden kanun hükümlerine aykırılık genel kurul kararlarının iptal edilebilirliğine değil, koşulları varsa sadece yönetim kurulunun sorumluluğuna yol açar. Kaldı ki, kârın yönetim kurulu kararı ile yedek akçe olarak ayrılması her ne kadar pay sahiplerinin vazgeçilmez hakkını ihlal etse de bu durum ayrı bir dava konusu olup, anılan yönetim kurulu kararıyla doğrudan bağlantılı olmayan işbu davada ileri sürülemez. Bu durumda, mahkemece, yukarıda anılan hususlar değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye ve eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde anılan genel kurulun (1) ve (2) numaralı kararlarının iptaline karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 04/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.