Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/8130
Karar No: 2020/963

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/8130 Esas 2020/963 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/8130 E.  ,  2020/963 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVALILAR : Hazine-Orman Yönetimi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Yönetimi ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili 27/03/2013 havale tarihli dava dilekçesi ile, tapuda ... ili, ... ilçesi, ... köyünde kain 1358 parsel sayılı taşınmazın tamamının müvekkiline ait olduğunu, taşınmazın tapu kaydına herhangi bir kamulaştırma yapmaksızın kısmen orman sınırları içinde kalmıştır şerhi konulduğunu, davalının bu fiili müvekkilinin tapuda tasarrufunu engellemesi nedeniyle hem hukuki ve hem de fiili el atma niteliğinde olduğunu, orman olarak ayrılan bölümünün ifraz edilerek tapusunun iptali ile davalı adına tesciline, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL"nin davalıdan dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep etmiş,13/04/2017 tarihinde harçladırdığı ıslah dlekçesi ile talebini 215.950,40 TL"ye yükseltmiştir.
    Mahkemece davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacının temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 20.06.2016 tarih 2015/17606 E.-2016/11461 K. sayılı ilamı ile bozulmuş, bozma ilamında özetle; "Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde 1949 yılında orman tahdit komisyonu tarafından tahdit yapılıp, sınırları kesinleştirilerek devlet ormanı adı altında 1952"de tapuya tescil edildiği, daha sonra bu orman alanı içinde bir kısım yerlerin 6831 sayılı Kanun 2/B çalışmaları yapılarak hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, 81 adet parselin 2/B kararlarının iptali için Hazine ... aleyhine dava açtığı, mahkeme kararı ile orman sınırları dışına çıkarılma kararlarının iptal edilidiği ve kesinleştiği, 1990 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda dava konusu taşınmazın tapulama tutanağında taşınmazın bir kısmının orman tahdit sınırları içinde kaldığı belirtildiği halde, itirazlı olduğundan tutanağın kesinleşmediği, 12/05/1992 tarihinde hükmen taşınmazın Hilmi Karadeniz adına tescil edildiği, davacınında taşınmazı bu kişiden 09/09/2002"de satın aldığı, satın aldığından taşınmaz üzerinde orman vasfında olduğuna dair kısıtlayıcı herhangi bir şerhin bulunmadığı, 2005 yılında taşınmazın bir kısmının orman tahdit sınırları içinde kaldığına dair şerh konulduğu, dava konusu taşınmazın eylemli orman alanı içersinde kalan 2699,38 m²"lik kısmının tapuda davacı adına kayıtlı olmakla beraber hukuki değerini yitirdiği anlaşılmıştır.
    4721 sayılı TMK"nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder" hükmü yer almakta olup, burada Devletin sorumluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların
    yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Sicil tutma işleminden kaynaklanan uyuşmazlıklarda Borçlar Kanununu haksız fiile ilişkin kurallarının da uygulanacağı kuşkusuzdur. Davacının istemi 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesinden kaynaklanan zarar olduğuna göre; mahkemece, işin esasına girilip taşınmazın niteliği ve zararın kapsamı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle yargı yolu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. " husularına değinilmiş, davalıların karar düzeltme istemleri ide Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20/01/2017 gün ve 2016/11700-2017/300 E.- K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucu; 1-Davacının davasının kabulü ile, 215.950,40 TL"nin dava tarihi olan 27.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
    2- Dava konusu olan ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi 1358 parsel sayılı taşınmazın 20.05.2014 havale tarihli bilirkişi raporunun ekinde bulunan krokide ( A ) harfi ile gösterilen kısmının ( 2.699,38 m2 ) davacı adına olan tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi ve davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
    TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davalarında yasal hasım Hazinedir. Davanın tapu iptal ve tescil talebini de içermesi nedeniyle Orman Yönetiminin davada taraf olmasında isabetsizlik yoksa da- TMK’nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davası yönünden Orman Yönetimine husumet yöneltilemeyeceğinden davanın husumetten reddi gerekirken, yazılı şekilde kabul edilen tazminatın müşterek ve müteselsilen Hazine ve Orman Yönetiminden tahsiline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bunun dışında mahkmece yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece tüm tahdit evrakları getirtilerek taşınmazın kesinleşen tahdit içinde kalan kısmı orman tahdit haritasında gösterilerek kesin olarak tespit edilmemiş, davacının uğradığı zararı tespit ederken, arsa niteliğine kabul edilen taşınmazın dava tarihindeki piyasa rayiçlerine göre belirlenen bedeli esas almıştır.
    Hemen belirtilmelidir ki Medenî Kanunun 1007. maddesinde sözü edilen zarar gerçek zarar olup, burada gerçek zarar; tapunun yüzölçümünün azalması nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idi ise aynı durumun yeniden tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
    Davanın niteliğine göre tazminat miktarı belirlenirken, öncelikli konu, gayrimenkulün niteliğinin ve değerinin hesaplanması olup, arazi niteliğindeki taşınmazlarda, başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar için ise emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmelidir. Dava tapu iptali ve tescil istemiyle birlikte açıldığına göre değerlendirme tarihinin dava tarihi olarak alınmasında ve dava tarihi itibariyle de 1/1000 ölçekli uygulama imar planında konut alanında kaldığı anlaşılan taşınmazın arsa olarak kabulünde bir isabetsizlik yoktur. Ancak arsa niteliğindeki taşınmazın değerinin emsal kıyaslama yöntemiyle yapılmamış olması, keşif sırasında inşaat bilirkişisi dinlenilmemiş olması da doğru değildir. Eksik araştırma inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
    O halde mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede yapılan orman tahdidine ilişkin tüm işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit haritasının
    getirtilirek, dosya içine konulmalı, arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, taşınmaz üzerinde var ise muhdesatın bayındırlık resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınmalı, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmeli ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınmalı, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmeli, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenmesi, tazminat istemine konu taşınmaz ile emsal alınan taşınmaz/taşınmazların satış tarihleri itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulmalı, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun denetlenmeli, taşınmazın kesinleşen tahdit sınırları içerisinde kalan kısmı tespit edilerek bu kısmın tapusunun iptaline karar verilmeli, taşınmazın tahdit sınırları içerisinde kalan kısmının dava tarihindeki gerçek değeri hesaplattırılmalı, ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... Yönetimi ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/02/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi