14. Ceza Dairesi 2016/12775 E. , 2017/221 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun basit cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
İlk derece mahkemesince verilip kısmen re"sen de temyize tabi hükümler temyiz edilmekle, 02.12.2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve TCK"nın 103. maddesinde değişiklik yapan 6763 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeler de gözetilip dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Sanığın, öz kızı olan mağdureye yönelik eylemlerini velâyet hakkını kötüye kullanarak gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK"nın 53/5. maddesi gereğince cezasının infazından sonra işlemek üzere hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar velâyet hakkının kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış ve hükümden sonra 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi ile ilgili olarak 24.11.2015 tarihli, 29542 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamıyla verilen iptal kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.
Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin eleştiri dışında unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, sanık müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Sanık hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Sanığın, öz kızı olan mağdureye yönelik eylemlerini velâyet hakkını kötüye kullanarak gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK"nın 53/5. maddesi gereğince cezasının infazından sonra işlemek üzere hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar velâyet hakkının kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış ve hükümden sonra 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi ile ilgili olarak 24.11.2015 tarihli, 29542 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamıyla verilen iptal kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Süreli hapis cezasını gerektiren suçtan dolayı TCK"nın 61. maddesi hükmüne göre belirlenen sonuç cezanın, aynı maddenin yedinci fıkrası gereğince 30 yıldan fazla olamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu hususun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetki uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasındaki "... TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına" ibaresinden sonra gelmek üzere TCK"nın 61/7. maddesi uyarınca ceza miktarı 30 yılı aşamayacağından sanığın neticeten 30 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan re"sen de temyize tabi hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 17.01.2017 tarihinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm yönünden üye ..."in karşı oyu ve oyçokluğuyla cinsel istismar suçundan kurulan hüküm yönünden ise oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY:
Sanığın mağdurenin babası olup nüfus kaydına göre de anne ve babasının boşanmasından sonra mağdurenin velayetinin sanığa verildiği anlaşılmakla, MK.335 ve devamı maddeleri gereğince velayet hakkına sahip babanın mağdureyi bir yerden başka bir yere götürme ve tutma hak ve yetkisinin bulunduğu, bu kapsamda mağdureyi bir yere götürmesi ve orada tutmasının hürriyeti kısıtlama suçunu oluşturmayacağı velayet hakkı kapsamında eylemde hukuka uygunluk bulunduğu kanaatiyle çoğunluğun hürriyeti kısıtlama suçunun oluştuğu yönündeki düşüncesine katılmıyorum.