14. Ceza Dairesi 2016/10250 E. , 2017/227 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkûmiyet
İlk derce mahkemesince verilip re"sen de temyize tabi hükmün sanık müdafii ile katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi ve sanık müdafiince incelemenin duruşmalı yapılmasının talep edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle, 11.01.2017 Çarşamba saat 09:30"a duruşma günü tayin olunarak sanık müdafiine çağrı kâğıdı gönderilmişti.
Belli günde Hakimler Kurulu duruşma salonunda toplanarak Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından ... hazır olduğu halde oturum açıldı.
Yapılan tebligat üzerine dosyadaki vekaletnameye dayanarak sanık ... adına gelen Av. ... huzura alınarak duruşmaya başlandı.
Duruşma isteğinin süresinde ve yerinde olduğu anlaşıldıktan sonra uygun görülen talep ve mütalaa dairesinde sanık ... hakkında DURUŞMALI inceleme yapılmasına oybirliğiyle karar verilerek tefhim olunduktan sonra işin açıklanmasına dair raportör üye tarafından düzenlenen rapor okundu.
Raportör üye rapora ilave edecek bir cihet bulunmadığını bildirdi.
Sanık müdafii temyiz layihasını açıklayarak savunmada bulunup müvekkili hakkındaki hükmün BOZULMASINI istedi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı tebliğname içeriğini tekrar etti.
Son sözü sorulan sanık müdafii savunmasına ilave edecek bir cihet bulunmadığını bildirmekle dosya incelenerek karar verilip tefhim olunmak üzere duruşmanın 01.02.2017 Çarşamba günü saat 09:30"a bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi.
Belli günde oturum açıldı. Dava evrakı incelenerek gereği görüşülmüş olduğundan aşağıda yazılı karar ittihaz olundu.
Bugün dava evrakı ele alınmakla 02.12.2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve TCK"nın 103. maddesinde değişiklik yapan 6763 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeler de gözetilip dosya incelenerek aşağıda yazılı karar ittihaz olundu.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanığın adli sicil kaydında yer alan tekerrüre esas mahkûmiyetinde hapis cezasının yanısıra 80,00 TL adli para cezasının da bulunduğu ve her iki cezanın da tekerrüre esas alınması gerektiği gözetilmeden yalnızca hapis cezasının tekerrüre esas alınması,
Sanığın eylemini öz kızına karşı velâyet hakkını kötüye kullanarak gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında, hakkında 5237 sayılı TCK"nın 53/5. maddesi gereğince cezasının infazından sonra işlemek üzere hükmolunan cezasının yarısından bir katına kadar velâyet hakkının kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafii ve katılan bakanlık vekilinin temyiz itirazları ile sanık müdafiin duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunması buitibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu hususların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetki uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümde yer alan TCK"nın 58. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün karardan çıkartılarak yerine “Sanığın İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.03.2014 gün ve 2013/743 Esas, 2014/214 karar sayılı ilamı ile cürüm eşyasını satın almak suçundan verilen 5 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezası mahkumiyeti nedeniyle mükerrir olduğu gözetilerek sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 58. maddesi gereğince MÜKERRİRLERE ÖZGÜ İNFAZ REJİMİ ile CEZANIN İNFAZINDAN SONRA DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİ UYGULANMASINA,” ibaresi ile mahkemenin alt sınırdan ceza tayinine ilişkin uygulaması da nazara alınarak, "Suçu, 5237 sayılı TCK"nın 53/1-a. maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği anlaşılan sanığın aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince bu hak ve yetkileri 12 yıl 6 ay süreyle kullanmaktan yasaklanmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan re"sen de temyize tabi hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18.01.2017 tarihinde Başkan vekili ... ile Üye ..."in oyları ve oyçokluğuyla karar verildi.
18.01.2017 tarihinde verilen işbu karar 01.02.2017 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından ... hazır olduğu halde sanık müdafiin gıyabında tefhim olundu.
KARŞI OY
Sanık mağdurenin babasıdır ve eylemin gerçekleştirildiğine dair mağdurenin soyut beyanı dışında delil yoktur. Mağdure kendisini rahat ifade edebilen biri olmasına rağmen dava konusu suça ilişkin beyanda bulunurken
eylemleri anlatamamış, soru cevap şeklinde alınan ifadelerinde kısa, kesik ve muğlak cevaplar vermiştir. Bazen hiç cevap veremediği sorular vardır. Mağdure isnatlarla ilgili sadece bir somut olaydan bahsetmiştir, diğer olaylar genel ve muğlak kalmıştır. Somut olarak bahsedilen ve anneninde bulunduğunu ve gördüğünü söylediği olayı, anne doğrulamamıştır. Mağdurenin beyanları arasında çelişkiler vardır, mağdure eylemlerin gerçekleştiği dönemlerde evde kardeşlerinin bulunduğunu beyan etmesine karşın kardeşleri olay hakkında bilgilerinin bulunmadığını, babalarının böyle bir şey yapmayacağını beyan etmişlerdir. Mağdure, sanığın parmak soktuğunu beyan etmesine rağmen bu eylemi ayrıntılandıramadığı gibi buna ilişkin somut bulgu elde edilememiştir. Mağdure sanık baba tarafından baskı altında tutulmaktadır, mağdure bu baskıyı kabul ederek bundan kurtulmak istediğini beyan etmiştir ve anne de, babanın mağdureye baskı yaptığını kabul etmiştir. Tüm bu hususları bir bütün olarak ele alındığında mağdurenin beyanına itibar edilmesini sağlayan hiç bir kriterin mağdure beyanında bulunmadığı, beyanın tutarsız, ayrıntısız yer ve zaman bağlantısı bulunmayan, çelişkili beyanlardan ibaret olduğu, mağdurenin baskıdan kurtulmak için hareket etmiş olabileceği, bu nedenlerle mağdure beyanına itibar edilemeyeceği, elde başkaca delil bulunmaması nedeniyle şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.