3. Hukuk Dairesi 2014/19646 E. , 2015/4923 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : MALATYA 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2014
NUMARASI : 2014/229-2014/474
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dilekçesinde; davalı ile 10.05.1992 tarihinde evlendiklerini, bir tanesi reşit olmak üzere beş adet müşterek çocukları olduğunu, davalı ile aralarındaki yıllardan bu yana süreğelen geçimsizlik nedeniyle 9 aydır ayrı yaşadıklarını, alkol ve esrar bağımlısı olana eşinin kendisine ve çocuklarına şiddet uyguladığını, bu nedenle meşterek evi terketmek zorunda kaldığını, müşterek çocukların halen okula gittiklerini, davalının oto alım satım işi yaptığını ve kendisine ait traktörleri olduğunu, ayrıca araç kiralama işi yaptığını ve kıraathane işlettiğini ileri sürerek, reşit olmayan çocukları lehine ayrı ayrı 500 TL olmak üzere toplam 2.000 TL nafakaya hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı dilekçesinde; davalı ile 10 aydır ayrı yaşadıklarını, müşterek 6 çocukları olduğunu, çocuklardan Mehmet Seyit"in kendisi yanında diğerlerinin davacı yanında olduğunu, davacının küçük bir tartışma sonrası çocuklarıda yanına alarak babası evine gittiğini, dava dilekçesinde belirtilen hususlar ve özellikle esrar bağımlısı olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, evlilikleri boyunca eşine şiddet uygulamadığını, kendine ait evden başka malvarlığı olmadığını, önceden varlıklı iken 2008 yılında iflas ettiğini, şu an çalışmadığını, babasının yardımı ile geçindiğini, davacının varlıklı olduğunu, davacının 600 TL kira getiren bir dairesi olduğunu, babasından kalan 20 dönüm kayısı bahçesi olduğunu, ayrı yaşadıkları dönemde çocukların ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı ve müşterek çocuklar Ülkü, Zeynep, Yusuf Siraç ile Mahmut Emir için ayrı ayrı 300"er TL tedbir nafakasının davalıdan alınmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacı yanında kalan müşterek çocuklar lehine tedbir nafakası istemine ilişkindir.
HMK. 26.maddesinde; "Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir" düzenlemesi bulunmaktadır.
Somut olayda , dava dilekçesinde, davacı yanında kalan çocuklar için ayrı ayrı 500 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL nafakanın tahsilini istemiştir. Davacı dilekçesinde kendisi için bir nafaka isteminde bulunmadığı halde, mahkemece, talep aşılmak suretiyle davacı lehine de yazılı şekilde 300 TL tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Bunda ayrı; davalı hakkında yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında, davalının işçi olduğu, tek katlı deprem konutlarında kirada oturduğu, aylık 700 TL geliri olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Davalı 09.05.2014 tarihli duruşmadaki beyanında ise, traktör alım satım işi yapan arkadaşı yanında çalıştığını, kendi adına 3 adet traktör ve bir arabası olduğunu, traktörünü kayısı zamanında kiraya verdiğini, kendi evinde oturduğunu, aylık 500-1000 TL geliri olduğunu beyan etmiştir. Tanık olarak dinlenen tarafların müşterek çocukları ise, davalının ortak olduğu oto galerisinin bulunduğunu beyan etmişlerdir.
Nafaka takdirinde, tarafların ekonomik durumları tam ve sağlıklı araştırılıp, gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına ve TMK"nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmelidir.
Buna göre, davalı hakkında yapılan ekonomik durum araştırması ile davalının duruşmadaki beyanı ve tarafların müşterek çocuklarının beyanları arasında, davalının ekonomik durumu hakkında çelişki bulunmaktadır.
Mahkemece; davalın çalıştığı yerde işçi olarak mı yoksa ortak olarak mı çalıştığı, bu işyerinden ne kadar gelir elde ettiği hususunda yeterli bir araştırma yapılmamıştır.
Hal böyle olunca; davalının ekonomik ve durumu tam ve sağlıklı bir biçimde araştırılıp, geliri saptanarak, oluşacak sonuç dairesinde bir hüküm verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.