3. Hukuk Dairesi 2014/18395 E. , 2015/4961 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAFRANBOLU ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2014
NUMARASI : 2014/108-2014/262
Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; davalı (koca) ile 2012 yılında boşandıklarını, aradan geçen sürede müşterek çocuk Berra"nın ilköğretim 2.sınıfta eğitim almaya başladığını ve ihtiyaçlarının arttığını, boşanma ile hükmolunan aylık 150 TL iştirak nafakasının yıllık TÜFE artış oranı uygulanmış hali ile dahi ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını ileri sürerek aylık 500 TL"ye arttırımını talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı kadın ile anlaşmalı şekilde boşandıklarını, davacı isteği üzerine müşterek çocuk Burakcan için aylık 350 TL, Berra için ise aylık 150 TL iştirak nafakası kararlaştırıldığını,yeniden evlendiği ve borçları olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; nafaka hükmünü içeren boşanma davasının 14.09.2012 tarihinde kesinleştiğini, müşterek çocuğun 8 yaşında olduğu, davacının da davalı ile aynı oranda çocuğun ihtiyaçlarına katkıda bulunma yükümlülüğü bulunduğu, nafakanın artırımını gerektirir olağanüstü şartın mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.
Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların 14.09.2012 tarihinde boşandığı, 1995 doğumlu Burakcan ve 2006 doğumlu Berra adında müşterek çocuklarının bulunduğu, boşanma kararı ile birlikte çocukların velayetinin davacı anneye verildiği ve müşterek çocuk Burakcan lehine aylık 350 TL, müşterek çocuk Berra için aylık 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, nafaka alacaklısı Berra"nın ilköğretim 2.sınıf öğrencisi olduğu, davacının öğretmen olup, kendi evinde oturduğu, davalının da öğretmen olup, aylık 3.000 TL geliri bulunduğu, aylık 800 TL kira verdiği anlaşılmaktadır.
Boşanma kararının kesinleştiği tarih (14.09.2012) ile iş bu artırım davasının açıldığı tarih (27.01.2014) arasında yaklaşık 2 yıla yakın bir süre geçtiği, bu süreçte müşterek çocuk Berra"nın ihtiyaçlarının artmış olduğunun açık olması karşısında, iştirak nafakasının TMK 4.maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesine uygun bir şekilde artırımına gidilmesi gerekmektedir.
Somut davada, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında, takdir olunan iştirak nafakası miktarı az olup, TMK 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.
Bu nedenle mahkemece, müşterek çocuğun ihtiyaçlarındaki değişim ve davalının gelir durumundaki artış gözetilerek hakkaniyete uygun miktarda nafaka arttırımı takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.