21. Hukuk Dairesi 2016/5050 E. , 2017/5971 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptaline ve kuruma borçlu olmadığının tespitiyle, ödenmeyen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ve davalı Kurum"a borçlu olmadığının tespiti, istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının davasının kabulüne, karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden;davacı ...’ın 03/05/2006 tarihinde eşi ... "dan boşandığı, 02/05/2006 tarihinde vefat eden babasından dolayı yetim aylığı aldığı, ... Denetmeni tarafından tanzim edilen 08/02/2013 tarih 28 sayılı raporda davacı ve boşandığı eşinin aynı evde birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak davacının 2013 Nisan ayından itibaren aylığının kesildiği, Kurumca çıkarılan borcun miktarı ve dönemine ilişkin dosyada belge olmadığı, 11/11/2013 tarihli polis tutanağında; davacının eski eşiyle birlikte “...” adresinde birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, 20/01/2014 tarihli polis tutanağında; davacının “...” adresinde oturduğu, eşinin bu adrese çok yakın bir adreste kızıyla birlikte yaşadığı, zaman zaman eski eşinin ikametine gündüzleri gelip gittiği, taraflarınca yapılan kontrollerde eşine bu adreste rastlandığının, tespit edildiği, Nüfus Müdürlüğüyle yapılan yazışmadan; ...’nin adresinin 2009-2012 arasında “...” olduğu, denetmen tarafından ... İlçe Emniyet Müdürlüğünden istenen araştırmada ...’nin bu adreste hiç oturmadığının tespit edildiği, eşinin adresinin “...” olduğu, ...’nin adresinin 2008 ve 2012 yıllarında eşinin ikamet adresi olduğu, anlaşılmıştır.
08/02/2013 tarih 28 sayılı Denetmen Raporundan; davacı ve eşinin KPS den ikamet adreslerinin araştırıldığı, ...’nin adresinin “...” olduğu, eşinin adresinin “...” olduğunun tespit edildiği, 20/12/2012 tarihli yazılı ve imzalı ifadesinde davacının oğlu...’ın ; babasının ikamet adresinde annesi, babası ve abisiyle birlikte yaşadığını, babasının rahatsız olduğunu, annesinin ve babasının ayrı odalarda kaldığını, annesinin daha önce ... Evlerinde kaldığını, 2012 Temmuz veya Ağustos ayında bu evi satın aldıklarını, ve buraya taşındıklarını, buranın babaannesinin evi olduğunu, beyan ettiği, ... İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazılarak birlikte yaşama olgusunun araştırılmasının istenildiği, verilen cevapta; ...’nin ... evlerindeki ikamet adresinde inşa edildiğinden beri ... ve ailesinin ikamet ettiği, bu isimde yakınları ve tanıdıkları olmadığı, çevrede yapılan araştırmada ... isimli şahsın tanınmadığı, şahsın bu adreste oturmadığının tespit edildiğinin, bildirildiği, nüfus müdürlüğüyle yapılan yazışma sonucu davacının eşinin 2007 ‘den beri adresinin denetimin yapıldığı adres olan “...” olduğu, ...’nin adresinin 2008 ve 2012 yıllarında bu adres olduğu, 2009 ve2012 arasında polisin hiç oturmadığını beyan ettiği adres olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce ... kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, düzenleme ile hakkın kötüye kullanımının olası uygulamaları engellenmek istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için kötüye kullanımın varlığı belirlendiği takdirde ilgiliyi haktan yararlandırmama; hakkın kötüye kullanılması durumunda hak sahipliğinin ortadan kalkması ve dolayısıyla gelir veya aylıktan yararlandırılmama yöntemi benimsenmiştir.
5510 sayılı Yasa"nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; "eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen" ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; "... kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan", " hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan", "gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan" veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede, boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurum"ca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan "boşanma" hukuki durum ve sonucunun, eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda "anlaşmalı boşanma" adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibariyle gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Tüm bu hususlar ile Sosyal ... Denetmeni tarafından tanzim edilen 08/02/2013 tarih 28 sayılı rapor, 11/11/2013 ve 20/01/2014 tarihli Emniyet Müdürlüğü tutanakları, adres hareketleri, tutanak tanıklarının beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının ve eşinin, boşandıkları süreçte birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin aksi ispat edilemediğinden, davacının davasının reddine, karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13/07/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.