11. Hukuk Dairesi 2016/12093 E. , 2018/4272 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/02/2016 tarih ve 2015/151-2016/168 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkillerinin davalı bankayla imzalamış olduğu genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandığı 31/03/2014 tarihli 250.000,00 TL bedelli krediyi 04/11/2014 tarihinde kapatmış olması sebebiyle 16.818,30 TL erken ödeme komisyonu adı altında kesinti yapıldığını, sözleşmede erken ödeme komisyonu alınmasına imkan veren 2.8 maddesinin genel işlem şartı teşkil ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 14.000,00 TL’nin alındığı tarihten itibaren işleyecek reeskont faiziyle tahsilini talep ve dava etmiş; ıslah dilekçesiyle talep sonucunu 15.494,64 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin tacir olması nedeniyle ücret istemeye hakkı olduğunu, davacı tarafın kredi sözleşmesinde erken ödeme ücretini ödemeyi kabul ettiğini, tacir olan davacının basiretli bir iş adamı gibi davranmak zorunda olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmenin tip sözleşme olduğu, bu sözleşmede davacı yan aleyhine konulan muhtelif masraflar, erken kapama komisyonu ücreti ve ipotek fek ücretinin yazılmamış sayılması gerektiği ve sayılan kalemlerin davalı bankaca tahsil edilmiş olmasının genel işlem şartına açıkça aykırı kabul edilerek iadesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 14.000,00 TL’nin haksız fiil tarihinden, bakiye 1.594,64 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında tahsil edilen erken kapama komisyonunun iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarda özetlendiği gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan 31.03.2014 tarihli kredi sözleşmesinin 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlendiği ve bu sözleşmeye 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulanacağı gözetilmelidir. Ayrıca bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu sayılması için, o sözleşmenin çok sayıda benzer sözleşmelerde de kullanımı için düzenleyen tarafından önceden hazırlanmış olması gerekir. Sözleşme metninde kullanılan ifadelerin özdeş olmaması, o sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulu sayılmasına engel değildir. O halde, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin genel işlem koşulu taşıdığının kabulü halinde genel işlem koşulları bakımından yürürlük (kapsam), yorum ve içerik denetimine tabi tutulması gerekir.
Yürürlük denetiminde, genel işlem koşulunu içeren hükümlerin karşı tarafın bilgisi ve aydınlatılması sonucu sözleşmeye konulup konulmadığına bakılmalı, müşterinin sözleşmeye genel işlem koşulu konulduğunu açıkça biliyor olması halinde diğer denetim aşamalarına geçilmelidir. Aksi halde diğer aşamalara geçilmeksizin genel işlem koşulu niteliğindeki hükmün sözleşmeden çıkarılması gerekmektedir. TBK m. 21 uyarınca, bir müşterinin önceden sözleşmedeki genel işlem koşulundan açıkça haberdar edilmesi, tek başına o hükmün geçerli hale geldiğini göstermez. Önceden müşteriye bildirilmemiş ve müzakere imkanı sağlanmamış olan hükümler, diğer denetim aşamalarına gerek kalmaksızın, yazılmamış sayılmamalıdır.
Şayet sözleşme, o sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı bir genel işlem koşulu taşıyorsa, yani şaşırtıcı hüküm içeriyorsa, bu nitelikteki hükümler yönünden, müşterinin önceden ve açıkça bilgilendirilmiş olup olmadığı, bu hükmün müzakere edilip edilmediği önem taşımaksızın, o sözleşme hükmü TBK m. 21/2 uyarınca sözleşmeye yazılmamış sayılmalıdır.
Yürürlük denetiminin aşılması halinde yapılması gerekli denetim aşaması “yorum” denetimidir. Belirsizlik ilkesi de denilen bu denetim modelinde, sözleşmede yer alan genel işlem koşulu niteliğindeki hüküm içeriğinin ne olduğu konusunda bir anlaşmazlık bulunuyorsa, bu hükmün düzenleyen taraf aleyhine yorumlanması gerekir.
Sözleşmede, yürürlük denetiminin aşılması ve yorumu gerektirecek bir belirsizliğin bulunmaması veya bulunsa bile düzenleyen aleyhine yorum yapılmış olmasından sonra, sözleşmenin bir de “içerik” denetimine tabi tutulması gerekmektedir. İçerik denetimi yapılırken, genel işlem koşulu olduğu ileri sürülen hükmün “dürüstlük kuralı” na aykırı olup olmadığı, karşı tarafın aleyhine ve onun şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olup olmadığına bakılacaktır. Hangi tür sözleşme hükümlerinin dürüstlük kuralına aykırı ve diğer tarafın şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olduğu hususu Kanunda düzenlenmemiş olup, mahkemece her somut olayda bu durumun tartışılması ve değerlendirilmesi gerekir.
İçerik denetimi aşamasında, sözleşme hükmünün dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve karşı tarafın şartlarını ağırlaştırdığının tespiti halinde, genel işlem koşulu niteliğindeki bu hükmün, yürürlük denetiminden farklı olarak, Kanunun emredici hükmüne açık aykırılık sebebiyle kesin hükümsüz sayılması gerekir.
Genel işlem koşulu nedeniyle yazılmamış veya kesin hükümsüz sayılan sözleşme hükmünün, sözleşmenin uygulanmasında boşluk doğurması halinde, ortaya çıkan sözleşme içi boşluğun, hakim tarafından öncelikle yedek hukuk, bu yoksa TMK m. 1 uyarınca örf ve adet hukukuyla, bu da yoksa hakimin hukuk yaratması yöntemiyle doldurulması gerekir.
Somut olaya gelindiğinde, mahkemece taraflar arasındaki sözleşmede öngörülen erken kapama komisyonu alınacağına dair hükmün yazılmamış sayılmasına karar verilmesine rağmen yukarda belirtilen hususlar tam olarak değerlendirilmeden eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 04/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi