3. Hukuk Dairesi 2014/12569 E. , 2015/4998 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2014
NUMARASI : 2011/147-2014/12
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının, yaklaşık 14 yıl gayriresmi birlikte yaşadıklarını, bu birlikteliklerinden 2 çocuklarının bulunduğunu; davalının, başka bir kişiye kaçtığını öğrendiğini, müvekkili ile davalının bu birliktelikleri döneminde bir ev satın aldıklarını ve tapusunun davalı adına olduğunu; ayrıca, 07 SF 732 plaka sayılı araç aldıklarını, tüm bu bedellerin müvekkili tarafından bankadan kredi çekilerek ödendiğini; davalının hiçbir katkısının bulunmadığını belirterek; M.K"nun evliler ile ilgili hükümleri kıyas yolu ile uygulanarak (edinmiş mallara katılma rejimi); müvekkilinin uğradığı ruhsal çöküntü ve toplum nezdinde itibarının zedelenmiş olmasından dolayı 5.000,00 TL manevi tazminat ile davalı adına kayıtlı olan ev ve araç bedelleri olan (fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile) 25.000 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; manevi tazminat şartlarının oluşmadığını, dayak ve hakaretlere maruz kaldığı için ayrılmak zorunda kaldığını, taraflar evli olmadığı için katkı payı talep edilemeyeceğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davada, her ne kadar sebepsiz zenginleşme kurallarının uygulanması mümkünse de; davacının, davanın temelini oluşturan dilekçesinde, özellikle, M.K.nun edinilmiş mallara katılma rejimi yönünden değerlendirme yapılmasını istediği yönündeki talebi kapsamında olaya sebepsiz zenginleşme kurallarının uygulanması yönünden sonraki taleplerin iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğu; buna, davalı tarafça açıkça muvakafat edilmediği; ayrıca, davalının savunmalarını etkisiz kılacak nitelikte delil ve belge sunulmadığı anlaşıldığından; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Medeni yargılama hukukunda egemen olan taraflarca getirme ilkesine göre davanın sebebini oluşturan vakıaların getirilmesi taraflara yüklenmiş bir ödevdir. Buna karşılık bu vakıaları mümkün olan bütün hukuki görüş açılarından inceleme ve hukuku uygulama görevi ise hâkime yüklenmiştir.
Hâkim tarafların hukuki sebepleri hiç belirtmemiş ya da yanlış belirtmiş olması ile bağlı tutulmamıştır. Bu sayede, tarafların hukuku bilgisizliklerinden zarar görmeleri engellenmiştir. 1086 sayılı Yasanın 75/2 ve 179/3 ile 6100 sayılı Yasanın 31.maddesinin sonucunda davayı aydınlatma görevinin hakimde bulunduğu unutulmamalıdır.
Nitekim 6100 sayılı HMK"nın 33. maddesi ve 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı YİBK"na göre, olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir. Hakimin hukuki nitelendirmede bulunma görevine ilişkin muhtelif kararlar mevcuttur. (YHGK 11.4.2007, E. 2007/12-179, K. 2007/198), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991)
Diğer taraftan, sebepsiz zenginleşme TBK. 77. ve müteakip maddelerinde düzenlemiş olup, Kanunun 77/1 maddesine göre; zenginleşen, başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; TBK. m. 79 ve 80"de "aynen geri verme ilkesi"ne göre düzenlenmiştir.
Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır.
Somut olayda; davacı tarafından, davalı ile 14 yıldır gayriresmi olarak birlikte yaşadıkları, bu birliktelik sürecinde davalının katkısı olmadan davalı adına ev ve araba alındığı, davalının evden ayrıldığı belirtilerek; edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında, ev ve araç bedelleri talep edilmiş; mahkemece, davada sebepsiz zenginleşme kurallarının uygulanması mümkünse de, davacının edinilmiş mallara katılma rejimi yönünden değerlendirme yapılması yönündeki talebi kapsamında sebepsiz zenginleşme kurallarının uygulanması yönünden sonraki taleplerin iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; davacının talebinin, sebipsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemi olarak nitelendirilip, bu çerçevede bir inceleme ve araştırma yapılması gerekmektedir. Delillerin ve yasa hükümlerinin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.