11. Hukuk Dairesi 2016/8237 E. , 2018/4278 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12/02/2016 tarih ve 2014/833-2016/85 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin önceki müdürü olduğunu, müdürlüğü sırasında vergi ve sigorta primlerini zamanında yatırmaması nedeniyle şirketi 100.000,00 TL zarara uğrattığını, müdürlüğü sona erdiği tarih itibariyle şirket kayıtlarına göre 1.058.410,46 TL naktin göründüğünü, fakat kasada bu miktarın bulunmadığını, dolayısıyla davalı yedinde bulunduğunu, fahiş tutarlarla oto kiralamak nedeniyle şirketi 140.000,00 TL zarara uğrattığını, hayatın olağan akışına aykırı surette reklam, promosyon ve kırtasiye gideri ödemeleri yaparak şirketi 100.000,00 TL zarara uğrattığını, ileri sürerek vergi ve sigorta prim ödemelerini zamanında ödememesi nedeniyle uğranılan zarar için şimdilik 50.0000 TL’nin, zimmetinde bulunan para nedeniyle şimdilik 150.000,00 TL’nin, fahiş tutarlarla oto kiralaması nedeniyle şimdilik 50.000,00 TL’nin, hayatın olağan akışına aykırı surette reklam, promosyon ve kırtasiye gideri ödemeleri yapması nedeniyle şimdilik 50.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkili hakkında dava açılmasına dair ortaklar kurulu kararı bulunmadığını, bu şekilde kısmi dava açılamayacağını, oto kiralama konusunda diğer ortakların da bilgisi olduğunu ve makul fiyatlar üzerinden kiralandığını, kırtasiye ve reklam harcamalarının da makul olduğunu, kamusal borçlar bakımından yapılandırmadan yararlanılması karşısında bir zararın bulunmadığını, kasa açığının harcamaların şirket kayıtlarına birebir yansıtılmamasından kaynaklandığını, zimmetinde şirkete ait bir paranın bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, ortaklar kurulunca davaya muvafakat verilmesi için karar alındığı, davalının, 24.10.2007 tarihinden 09.06.2011 tarihine kadar müdürlük görevinde bulunduğu, hukuki sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için ortada somut bir zararın bulunması gerektiği, ayrıca meydana gelen zararın müdürün kanuna ve sözleşmeye aykırı kusurlu davranışları ile uygun illiyet bağı sonucunda meydana gelmesinin gerektiği, bu esaslar dairesinde alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacının fahiş tutarlarla oto kiralamak nedeniyle 72.648,00 TL, hayatın olağan akışına aykırı surette reklam, promosyon ve kırtasiye gideri ödemeleri yapılarak 17.747,92 TL zarara uğrattığı, bu durumda davacı şirketin fahiş miktarla araç kiralama konusundaki talebi olan 50.000,00 TL"nin tahsili ile hayatın olağan akışına aykırı surette reklam, promosyon ve kırtasiye gideri bakımından 17.747,92 TL"nin tahsili olmak üzere toplam 67.747,92 TL"nin tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, dava limited şirket müdürünün şirkete vermiş olduğu zararın tahsili istemine ilişkindir. Somut olay 6762 sayılı TTK"nın yürürlük tarihinde gerçekleştiğinden bu yasa kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu anonim şirket yönetim kurulu üyeleri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir (..., Ticari İşletme ve Şirketler, s:1941, 1942, 1999). Nitekim 6762 sayılı TTK’nın 338. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Bu madde hükmü aynı Yasa"nın 556. maddesi yollamasıyla limited şirket müdürleri hakkında da uygulanmaktadır. Bu bağlamda, davalı zararın olmadığını, şirket lehine ödemeler yaptığını kanıtlayarak sorumluluktan kurtulabilir. Davacı taraf, vergi ve SSK ödemelerini şirket kasasında para bulunmasına rağmen ödenmediğini, şirket kayıtlarında bulunan paranın ise şirket kasasında görünmediğini ileri sürerek şirket zararının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Şirket kayıtlarına göre şirket kasasında görünen fakat kasada bulunmayan para şirket bakımından zarar sayılması gerektiği gibi, şirket kasasında nakit bulunması durumunda zamanında ödenmeyen vergi ve SGK ödemeleri de gecikme zammı nedeniyle şirket bakımından zarar oluşturmaktadır. Bu durumda, az önce de bahsedildiği üzere şirket kasasında para bulunmadığını, bu nedenle vergi ve SGK ödemelerinin yapılamadığını, ayrıca kasada olması gereken miktarın ise şirket giderlerine harcandığını usulüne uygun delillerle davalı tarafça ispatlanması gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece ispat yükünün davalı tarafta olduğu nazara alınarak karar verilmesi gerekirken bu talepler yönünden yazılı şekilde verilen red kararı doğru görülmemiş, hükmün bu yönden davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3.470,89 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 05/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.