1. Hukuk Dairesi 2015/15058 E. , 2018/12518 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava, tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis, birleştirilen dava faiz isteklerine ilişkindir.
Asıl davada davacı, mirasbırakanı ...... Onuk"un, davalının 30.000 TL"lik kredi kartı borcunu ödemek için ...... bulunan evini satarak, borcu ödediğini, kalan para ile 2006 yılında 130.000 TL ödeme yaparak ......... Hukukçular Sitesindeki ...... hisseli tapusuz daireyi satın aldığını ve ...... hissesini gizli bağış şeklinde davalı adına devrettiğini, yine murisin ölümünden 1 ay önce ...... dairelerinin tapuları verilmeye başlanınca dairenin tapusunu davalı adına yaptırdığını, yapılan işlemin muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine, birleştirilen davada davacı, ... ... 15.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/359 esas sayılı dosyasıyla açılan davada tenkis talebinde faiz istenmesinin zuhulen unutulduğunu ileri sürerek alacağı olan 50.000 TL nin geçmişe yönelik bir senelik faiz tutarı olan 4.500 TL nin hüküm altına alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı, çekişme konusu taşınmaza 31.10.2011 tarihinde............... Hukukçular ve İdareciler Konut Yapı ......inin ferdileşme işlemi ile malik olduğunu, davacının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, birleşen davada ise faiz istemli davanın diğer davayı uzatmak amacı ile açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar,Dairece, “Hal böyle olunca, tenkis isteği bakımından gerekli araştırma ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, muris muvazaası yönünden tapu iptali-tescile hükmedilmesi doğru değildir” gerekçesi ile bozulmuş mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde iddianın ispatlanamadığı gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1932 doğumlu mirasbırakan ...... ...... Onuk’un 10.12.2011 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı ikinci eşi ...... ile ilk evliliğinden olma oğlu davalı ...’in kaldıkları, davaya konu taşınmaz dava dışı ...... adına kayıtlı iken, ferdileşme sureti ile davalı adına tescil edildiği, ...... aidatlarının muris tarafından ödendiği iddia edilerek eldeki davanın açıldığı, davalının ise üyelik aidatlarının tarafından ödendiğini belirterek davanın reddini savunduğu, davalı tarafından murise gönderilen ihtarnamede dava konusu taşınmazın tahliye edilmesinin ihtar edildiği, muris tarafından davalıya gönderilen cevabi ihtarnamede ise söz konusu taşınmazın kendisine ait başka bir taşınmazın satılması sonucu elde edilen para ile alındığı, bahsi geçen taşınmazlar hakkında kanuni hakkını aramak üzere dava açacağı hususlarını bildirdiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, hükmüne uyulan bozma ilamında uyuşmazlığın niteliği vurgulanmak suretiyle izlenmesi gereken yol açıkça belli edilmiştir.Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hakkın oluştuğu kuşkusuzdur. Bu durumda mahkemece, bozmaya uygun işlem yapılması zorunlu hale gelir. Ne var ki mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gereği yerine getirilmemiştir.
Bilindiği üzere; Mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 01.01.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.
Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir
(TMK m.564). Miras bırakanın TMK"nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK"nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK"nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Somut olaya gelince, mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde hüküm kurmaya yeterli araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, davacının tenkis talebi hakkında önceki bozma ilamında belirtilen hususlar da göz önüne alınarak değerlendirme yapılması, tarafların gönderdikleri ihtarnamelerin değerlendirilmesi, ...... ortaklığı için murisin ne kadar bedel ödediğinin tespit edilmesi ve ödenen bedelin mirasın açıldığı tarihte ulaştığı değerinin,paranın satın alma gücündeki değişimlerin usulünce belirli kriterler dikkate alınmak suretiyle hesaplanması, murisin malvarlığının aktif ve pasifinin belirlenmesi, net terekenin saptanmasında murisin temlik dışı kalan taşınmazlarının tespiti, saklı pay ve tasarruf nisabının belirlenmesi, murisin ölüm giderlerinin tespitiyle pasif terekesi içeresinde gösterilmesi, bu şekilde belirlenen pasif terekenin aktif terekeden indirilmesi suretiyle bulunan net tereke üzerinden tenkis hesabı yapılması suretiyle açıklanan hususları da kapsayacak şekilde uzman bilirkişilerden hükme ve denetime elverişli rapor alınması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.