3. Hukuk Dairesi 2015/1906 E. , 2015/5101 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KARS AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2013
NUMARASI : 2013/123-2013/454
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; evlilik akdi sırasında düzenlenen çeyiz senedi ile müvekkiline ait ziynet ve çeyiz eşyalarının belirlendiğini, evlilik birliğinin devamı sırasında müvekkiline ait ziynet eşyalarının davalının babasının emeklilik işlemleri için bozdurulduğunu ancak iade edilmediğini, sonrasında davalının kötü muamelesi nedeniyle müşterek evden ayrılan müvekkiline bu esnada çeyiz senedinde yazılı olan diğer eşyalarında teslim edilmediğini ileri sürerek; çeyiz senedinde yazılı ziynet ve çeyiz eşyalarının davalı tarafça aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde bedeli olan 29.050 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 21.06.2013 dilekçesi ile de talebini, çeyiz senedindeki ziynet ve çeyiz eşyalarının bedelinin tahsili olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının evden ayrıldığı sırada ziynet eşyalarının tamamı ile çeyiz eşyalarının bir bölümünü yanında götürdüğünü, geriye kalan çeyiz eşyalarının ise müşterek evde bulunduklarını savunarak; evde bulunan çeyiz eşyalarını iade etmeye hazır olduklarını bildirmiştir.
Mahkemece; dinlenen tanıkların beyanları ile çeyiz senedinde yazılı bulunan 6 adet burma bileziğin davalının babasının emeklilik işlemleri için bozdurulduğu, diğer ziynet eşyaları ile çeyiz eşyalarının ise müşterek evde bulunduğu hususlarının ispatlandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, ziynet ve çeyiz eşyalarının bedeli olan 23.329 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Uyuşmazlık, davalı eşte kaldığı ileri sürülen ziynet ve çeyiz eşyalarının bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacı kadın, dava konusu edilen çeyiz ve ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise ziynetlerin ve bir kısım çeyiz eşyalarının davacı tarafından götürüldüğünü ve bir kısım çeyiz eşyalarının müşterek konutta kaldığını ve iade etmeye hazır olduğunu savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın ziynet eşyalarının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla, bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan, ziynet eşyası; rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
Buna göre davacı kadın, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını veya götürülmesine engel olunduğunu, ispat yükü altındadır.
Somut olayda; dinlenilen davacı tanıkları, davacıya ait ziynet eşyalarının, davalının babasının emeklilik işlemleri için bozdurulduğu hususunu davacıdan duyduklarını, davalı tanıkları ise, davacının müşterek evdan annesi ve amcası ile birlikte ayrıldığını beyan etmişlerdir. Bu tanık anlatımlarından, davacı kadına ait olan ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurulduğunu kabul etmek mümkün değildir. Bu durumda, mahkemece; ziynet eşyaları yönünden iddiasını tanık delili ile ispat edemeyen davacı tarafın yemin deliline dayandığı gözetilerek, davalıya yemin teklif etme hakkının bulunduğunun hatırlatılması ve ulaşılacak sonuca göre ziynet eşyaları hakkında karar verilmesi gerekirken, tanık beyanlarının yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Çeyiz eşyaları yönünden ise; davalının, çeyiz senedinde yazılı eşyaların bir bölümünün müşterek evde bulunduğunu bildirdiği gözetilerek, eşyaların bulunduğu mahalde keşif yapılması ve bilirkişi marifetiyle eşyaların kullanılıp kullanılmadıklarının belirlenmesi, kullanılmış iseler yıpranma bedellerinin düşülmesi sonucu tespit edilecek bedele hükmedilmesi gerekirken, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunun esas alınması suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.